• İstanbul 18 °C
  • Ankara 16 °C

Mehmed Âkif’in M. Kemâl’e muhabbeti yoktu

D. Mehmet DOĞAN

Mehmed Âkif’in Kuvay-ı Millîye’nin irşad heyetine dâhil olduğu, halkın Millî Mücadele’ye katılması için vaazlar verdiği ve 1920 Birinci Meclis’te milletvekili olduğu ilk zamanlarda M. Kemâl’le Millî Mücadele’nin siyasî üslûbu yönünden bir uyumsuzluğu yoktu. Çünkü bu vazifeleri M. Kemâl’in isteğiyle yapmıştır.                                                                                                         

M. Kemâl’in de Âkif’e muhabbeti yoktu
M. Kemâl’e muhabbet duymamasına rağmen vatanın istiklâli ve selâmeti için onun reis olduğu Millî Mücadeleyi destekler. M. Kemâl’in 1923 ortasında ikinci seçimde, Lozan öncesi Batı’nın da baskısıyla laikçi ve seküler cumhuriyet rejimine geçilmesine engel teşkil etmeyecek bir Meclis hesabı yaptığı ve inkılâpların ayak seslerinin işaretlerini verdiği gün Âkif’le M. Kemâl arasında fikrî ayrılık başlamıştır. M. Kemâl’in içten pazarlıklı dostluğu ortaya çıkmış ve fikren muhabbet duymadığı başta Âkif olmak üzere İkinci Grup’taki milletvekillerini listeye dâhil etmemiştir.                                                                     

  Âkif mertti, M. Kemâl içten pazarlıklıydı                                          

Son tüten Türk yurdunun istiklâli için Millî Mücadele’ye katılan Âkif mertti. Onu bizzat dâvet eden M. Kemâl içten pazarlıklıydı. Âkif’in millet nezdindeki sevilen dindar kişiliğinden istifade etmek istiyordu. İlk Meclis’te İslâmî değerler adına konuşup yazanlara hapis ve sürgün cezası verilmesi Âkif’in M. Kemâl’e karşı inancını azaltmıştı. Âkif1922 yılı sonrasına doğru ilk Meclis’teki İslâmî anlayışın yerini Batılı bir rejimin alacağını hissediyordu. Bunun için münakaşa ediliyor, Avrupa devletlerinden telkinler yapılıyordu. Kendisinin de bulunduğu İkinci Grubun temsilcilerinden Ali Şükrü Bey Topal Osman tarafından öldürülünce Batılı tarzda inkılâpçı bir Cumhuriyet sisteminin kurulacağını anlamış ve aynı fikirleri sahip yakın arkadaşı Eşref Edip’in de idamla yargılandığı bir vasatta Mısır’a gitmekle isabetli bir karar vermişti.

Dünyabizim sitesinde (9 Şubat 2013) Aydın Başar’ın, Mehmed Âkif mütehassısı Ertuğrul Düzdağ’dan bilgiler aktardığı Mehmed Âkif ile M. Kemâl arasındaki bilinmeyenler” adlı yazısı Âkif’in M. Kemâl’le arasının olmadığını öğreniyoruz. Adı geçen yazıdan anladığımızın hülâsası şudur:

Ertuğrul Düzdağ’a göre, Millî Mücadeleyi destekleyen Mehmed Âkif’in Mustafa Kemâl’in isteği ile milletvekili seçilmesinden ve Âkif’in dindar kimliği ile isyankârları yatıştırmasından dolayı başlangıçta aralarının uyumlu olduğu anlaşılıyor. Fakat mesele böyle değil. Millî Mücadele sırasında isyan çıkabilecek yerlerde Mehmed Âkif vaaz vererek ve isyancılarla konuşarak tesirli olmuştur. Konya’da iki kere isyan çıkar. İkinci isyan sırasında Âkif Bey oraya da gidiyor.  Meclis-i Mebusan’da Konya milletvekili olan Şeyh Zeynel Abidin Efendi isyanların tahrikçisidir. Şahsî olarak kabiliyetli, faziletli insandır ama siyasî olarak hâtâ etmiştir. Ankara’daki hükümetin birkaç sene sonra İslâm karşıtı devrimler yapacağını ileriye doğru düşünmek ve bu isyanı tasvip etmek yanlıştı. Çünkü bu isyanların altından İngiliz altınları çıkıyordu. Millî Mücadele’de birlik olmak zorundaydık. M. Kemâl’e muhalif olan son Osmanlı Şeyhülislâmı Mustafa Sabri Efendi, Mehmed Âkif Kahire’ye gelince, “Âkif Bey, bizi çok yalnız bıraktınız. Gidip Ankara’ya katıldınız” diyor. Âkif, “Papulas’a tercih ettik.’ Papulas, Yunan Başkomutanı, ya Yunan gelecek ya M. Kemâl’le birlikte kurtuluşa çalışacaksınız. Öbürünü tercih etmek mümkün mü? O kadar” diye cevap veriyor. Millî Mücadele sırasında M. Kemâl’in sekreterliğini yapan Yusuf Hikmet Bayur Afganistan’a elçi olarak gönderildiğinde Kahire’den geçer. Bayur, Millî Mücadele esnasında Tacettin Dergâhı’na gelip Âkif’le sohbet etmiş birisi… Âkif Bey’in Mustafa Kemâl’e karşı sempatisi olmadığını ve “Enver Paşa ile M. Kemâl’i nasıl bilirsiniz” diye sorduğunda “Enver’in ahlâkı, M. Kemâl’in askerliği” dediğini anlatır

 M. Kemâl’in dinsiz Tevfik Fikret’e muhabbeti vardı  

Fikirlerinden tesir aldığını söylediği “milletim nev-i beşerdir vatanım ruy-i zemin” diyen ateist ve pozitivist Tevfik Fikret’i “en büyük Cumhuriyet şairi” olarak ilân eden ve İstiklâl Savaşı sırasında Avrupa şehirlerinde bohem hayatı yaşayan agnostik (vahye ve dinin kurallarına inanmayan) Abdülhak Hamid’i milletvekili yapan M. Kemâl, Âkif’i İslâmcı fikirlerinden dolayı “irticacı” sayarak vefatına kadar istihbaratın “takibatı” altında bulundurmuş. Bununla kalmayarak, “din-i İslâm üzere” yapılan Millî Mücadele şartlarında kabul edilen İstiklâl Marşı’nın fikirlerine tarih ve edebiyat kitaplarında yer verdirtmedi.

Âkif’i sevmeyen M. Kemâl pozitivist Abdullah Cevdet’i severdi                                                                                                                         

Âkif’i sevmeyen M. Kemâl, domuzsever ve pozitivist Abdullah Cevdet’i severdi. Mütercim ve sosyalist yazar Sadık Usta, Odatv. Com’da yazdığı “Dr. Abdullah Cevdet’in Sıra Dışı Hayatı” adlı yazısında (16 Haziran 2016) Abdullah Cevdet’in 1925 yılında M. Kemâl tarafından köşke dâvet edildiğini anlatır. Dört saat yakın görüşmüştür. Abdullah Cevdet “Bugünün peygamberi M. Kemâl’dir. Bu medenî ve asrî peygamber bir nübüvvet-i akliyye ile (pozitivizmin risaletiyle) geliyor” diyecek kadar M. Kemâl hayranıdır. Bunu bilen M. Kemâl “Sohbeti istediğiniz kadar uzatabilirsiniz. Hep yazdıklarınızı ve söylediklerinizi yaptım” diyerek onu taltif eder.                                                                                       

  M. Kemâl’in emir kulu olmadı Âkif                                                                            

 M. Kemâl yanlısı ediplere 1923’ten itibaren emekli maaşı bağlandığı halde, Kemâlist Cumhuriyet’i tasdik etmediği için 16 yıl emekli maaşı bağlanmadı. Fevzi Çakmak ve bâzı paşaların tavassutuyla vefatından 6 ay 26 gün önce Haziran 1936 tarihinde bağlandı maaşı. İstiklâl Marşı’nın fikirlerine sonuna kadar bağlı kaldı ve pozitivist “Devrimci Cumhuriyetin önderi” M. Kemâl’in emir kulu olmadı. Eyvallah etmedi zorba Cumhuriyetin şeflerine. “Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem / Hak namına haksızlığa ölsem tapamam” diyerek “gönüllü sürgün” olarak gitti gurbete. Kanaatle geçirdi zaruret içindeki yıllarını.(ilbeyali@hotmail.com)

Bu yazı toplam 118 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim