Belirli bir dönemde siyaseti de, düşünceyi de ezberlere dayalı biçimde algılamak belki kaçınılmazdı. İçe dönük yaşadığımız ve küresel iletişimin şimdiki gibi yoğun olmadığı dönemlerde, kendimizi sloganlara kaptırmamız doğaldı... Çok fazla kitap okumadığımız ve "Tarih"i de liseden sonra unuttuğumuz için, dünyayı ezberlerle algılamaz mıydık?
-Bir Türk dünyaya bedeldir!
-Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur!
-Sınıfsız, kaynaşmış bir milletiz!
-Tarihi yeniden yazacağız! 27 Mayıs'ın güçlü adamlarından rahmetli Orhan Erkanlı, "Harp Akademilerini bitirdiğimde gerçekten bir Türk'ün dünyaya bedel olduğuna inanmıştım. Amerika'da askeri akademiye gittiğimde çoluk çocuğun bile matematikte benden ileri olduklarını görünce şok yemiş gibi oldum" diye anlatmıştı ruh haletini.
Farklı bir dünya
Ama artık dünyada, Türkiye'de, bizler de farklıyız. Bu bilgi ve iletişim çağında dünya geçekten küçük bir köy gibi. Uluslararası siyasette de, ekonomide de kimin neyi ne kadar yapabileceğini herkes biliyor.
Bu çağda aklı başında politikacılar gerçekçi oldukları ve dünyayı günü gününe izleyip, politikalarını her an global gerçeklere göre uyarlayabildikleri oranda başarılı oluyorlar. Onların başarısı da, ülkelerinin iç ve dış barışını sağlıyor, istikrar getiriyor. Bu şekilde sosyal ve ekonomik kalkınma sağlanıyor, toplumlar mutlu ve huzurlu olabiliyor.
Yazının devamı için: http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/barlas/2014/06/04/sirtinda-yumurta-kufesi-olmayanlara-kulak-vermeyin































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.