Çılgınca bağırışların, sonu gelmez dansların, peş peşe devrilen kadehlerin, bin bir haleler çizerek her yanınızı sarıveren dumanların, soluk soluğa yayılan tutkuların doldurduğu bir mekânda mı geçer? Yoksa…
Bu soruya farklı cevaplar geldi.
Kimisi bunu haftada bir yaptığını söyledi. “Başka da bir kusurum, kabahatim yok!” dedi gülerek.
Kimisi gece hayatının, kafelerde bazı arkadaşlarıyla oyun oynayarak, neşe dolu kahkahalar eşliğinde güzel vakit geçirerek sürdüğünü belirtti bir kahkaha atarak.
“Tüm işlerimi gece yaparım. Gece benim için daha verimli geçiyor. Gündüz de yatarım ikindiye kadar.” dedi bir başkası.
“Ben yemekten sonra oturur televizyon başına, dizilerimi, günün filmini izlerim. Heyecandan yerimde duramam, saatlerin nasıl geçtiğini anlayamam. Uykumun geldiğini, uykuya daldığımı saatler sonra anlarım.” dedi üniversiteden bir genç.
“Oyunlar, ah o oyunlar. Bir daldım mı, ilerledikçe ilerler, yeni bölümlere zaferle geçer, içimdeki tüm vahşi duyguları birer birer yaşarım. Korkarım bana oyun dayanmayacak…” dedi bir liseli.































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.