Yetmişlerin başında Sultanahmet'te oturuyordum. Caminin bahçesi harabe halinde idi. Bu günkü 'Arasta'nın yeri yıkık dökük bir sarhoş yatağıydı. Geceleri oradan geçmek korkutucuydu. Çelik Gülersoy'un yaptığı Yeşil Konak'ın yerinde yıkılmaya yüz tutmuş bir konak vardı. Sağlık Müzesi'nin karşısındaki hamam çukurunda matbaacı çırakları öğle tatilinde top oynuyordu.
Ramazan'da koca camide en fazla üç-beş saf cemaat olurdu.
Açıkçası Ramazan'ın geldiği bile belli olmazdı.
Yazının devamı için: http://yenisafak.com.tr/yazarlar/MustafaKutlu/gunumuzun-ramazani/54742































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.