• İstanbul 17 °C
  • Ankara 18 °C
  • İzmir 22 °C
  • Konya 19 °C
  • Sakarya 19 °C
  • Şanlıurfa 26 °C
  • Trabzon 18 °C
  • Gaziantep 24 °C
  • Bolu 19 °C
  • Bursa 19 °C

Mustafa Özcan'dan: Siyaset ve hukuk

Mustafa Özcan'dan: Siyaset ve hukuk
İbni Teymiye’den itibaren Selefilerin en hassas oldukları noktalardan birisi şüphesiz siyaset-i şeriyye alanıdır. İslami siyaseti diriltme çabasıdır. İbni Teymiye’nin bu adla bir de eseri vardır.

*

İbni teymiye’ye göre, Müslümanlar arasında tefrikanın kalkmasının ve saadete ulaşmanın yegane yolu İslam hukukuna bağlanmak ve ondan yüz çevirmemektir. Müslümanların saadeti İslam hukukunun uygulanmasına bağlıdır. İbni Teymiye düzeni iki kısım altında mütalaa eder. İdari ve şer’i düzen. Askerlik düzeni hakkında İran menşeli divanı kabul etmek ve askerlerin izin, terhis ve hizmet sürelerini kayıt altına almak idari bir meseledir. Dolayısıyla yabancılardan devşirilse de bu sistemden yararlanılabilir. Bir mani yoktur. Günümüzde trafik kuralları vesaire buna benzer. Tadil edilerek de alınabilir. Bu mesele idari mesele olduğundan istişareye müstenittir. Şer’i mesele ise şekli itibarıyla olsa da öz itibarıyla istişareye tabi değildir. Gazali divan meselesi gibi meseleler için şer’i olmasa da ‘İslami’ hükmünü verir. Şer’i şerif tarafından va’z edilmese de bilkuvve yani potansiyel olarak İslami’dir. Şer’i düzen ise İslami kaynaklardan devşirilen ya da doğrudan Kur’an ve Sünnette hakkında hüküm bulunan husustur. Bunun dışına çıkmak ve muhalefet etmek caiz değildir. Şer’i hükümlerin hilafına hukuk kabul etmek laikleşmektir. İşte tam bu nedenden dolayı laik yasaların atası kabul edilen Cengiz Yasalarını reddeder. Cengiz’den sonra Hülagu ve Gazan Han, Cengiz’in bu çığırını (sünnetini seyyiesini) sürdürürler. Bununla da kalmazlar hükmü altına aldıkları İslam topraklarında da cari ve mer’i olması için özen gösterirler ve baskı uygularlar. 

*

Gazan Han Müslümanlığını ilan etmesine rağmen Yasa’dan vazgeçmemekte ve laik hukuku dayatmaktadır. Bazı müteşerri çizgiden çıkan sufiler Gazan Han ve anlayışına meylederler. İbni Teymiye ise taviz vermeden Gazan Han ve bu anlayıştaki Moğolların Müslümanlıklarına itiraz eder. Günümüzde bu halen tartışma konusudur. Amerikalıların da aynı hüküm altına girmesi tehlikesini sezen Batıcı veya laik, işbirlikçi veya Yasacı Müslümanlar bundan dolayı tarihi deneyimi karalamakta ve İbni Teymiye’yi bu hususta eleştirmekte ve referans noktası olmaktan çıkarmak istemektedirler. Tarihi referans kaynağı olarak önünü kesmek istemektedirler. Böylece mevcut durumu veya işgal statüsünü pekiştirmek ve meşrulaştırmaktadırlar. Mardin’de dolaylı bir şekilde Rabıta öncülüğünde yapılan bu olmuştur. Gelenekçi veya tutucu Selefiler böylece eslafına ters düşmüştür. İbni Teymiye’nin ardından giden İbnü’l Kayyım da İ’lam el Muvakkiin ve Et Turuk el Hükmüyye kitaplarında şeriat hükümlerinin askıya alınmasında fakihlerin pasif rolüne ve payına işaret etmiş ve İslam dışı, laik hukukların ve yasaların yaygınlaşması ve bazen örfi bazen de zamani ahkam denilen ahkamın cari olmasını fakihlerin ihmaline ve gevşekliğine bağlamıştır. Fıkıhtaki dinamizmi donukluk haline getiren fakihleri suçlamıştır. Elbette İbni Teymiye’nin siyaset, hukuktaki hassasiyetine bir de gayri Müslimlere karşı cihat hassasiyetini ilave etmememiz gerekir. Cihat konusunda zamanın gevşek sultanlarını harekete geçirmeye çalışmıştır.

06.12.2013 Milli Gazete

Bu haber toplam 493 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim