Irak Türkmenleri, yakın bir tarihe kadar Türkiye’nin en fazla konuştuğu, ama pratik olarak neredeyse hiçbir şey yapmadığı; daha kötüsü yapıp ettiklerinin de onlara köşeye sıkıştırdığı bir topluluk.
Türkiye’nin özellikle doksanlı yıllardaki iddiası, Irak politikasında Türkmenlerin merkezi öneme sahip olduğu yönündeydi. Gerçekten de Ankara, Türkmenlere öyle ilgi gösterdi ki (!), bir süre sonra Irak denkleminde neredeyse adı anılmayan bir topluluk haline geldiler.
Kuşkusuz bu kadar önemli bir konunun, siyasi merkez eliyle değil, bizzat Genelkurmay tarafından yönetilmesi, zaten başlı başına bir facia olarak tarihe geçmiş durumda. Ancak o dönem siyasetinin de bu konularda sorumluluk üstlenmek yerine, işi askerlere havale ederek risk almadıklarının da altını çizmek gerekiyor.
Sonuçta yakın geçmişin özeti şuydu. Sahip çıkıldığı iddia edilen, daha çok istihbarat mekanizmaları üzerinden ilişki kurulan, hatta çok marifetmiş gibi kendi içimizdeki ayrılıkların birebir temsil edildiği bir topluluk haline geldi Türkmenler.
Türkiye’nin onları Türkmen Cephesi çatısı altında toparlama çabası, şekil açısından doğru bir yaklaşım olsa da pratikte bir vizyona dönüşmediği için ayrılıkları gideren bir zemin de ortaya çıkmadı. Sonuçta ABD işgali sonrasında yeniden şekillenen Irak’ta Türkmenler, kelimenin tam anlamıyla sistem dışında kaldılar.
Yapılan her seçim Türkmenlerin ne kadar dağınık olduklarını, özellikle de Şii Türkmenlerin kendilerini Türkiye’den çok, mezhep aidiyeti ile tanımladıklarını ortaya çıkardı. Nitekim bugün Şii Türkmenler hala bu yaklaşımla Irak siyasetinde kendilerine şemsiye buluyorlar.
Ankara’ya bakmaktan vazgeçmeyen Türkmenlerin önemli bir bölümü Sünni. Son seçimde Ayad Allavi’nin başında bulunduğu siyasi yapıda yer buldular kendilerine.
Yazının devamı için: http://haber.stargazete.com/yazar/irak-turkmenlerinin-kaderi/yazi-813608































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.