Kitap yazmak kolay bir iş olmadığı gibi, kitap yazmak için kitap yazmak da abesle iştigal olsa gerektir. Zira ancak hayata dokunan, hayattan izler taşıyan, okuyucuyu düşünmeye sevk eden, okuyucuya yol gösteren, onu kendi hayatı içerisindeki yaşanmışlıklarıyla baş başa bırakan kitaplar tesir bırakan ve ayağı yere basan kitaplardır. Bu tür kitapların kaleme alınması, toplum nezdinde kitaba olan itibarı da artırır. Öyle ki okuyucu kitabın sayfalarını çevirdikçe tahayyülü harekete geçer, kendini kitabın içerisinde bulur.
“Günlüklerin, hatıraların yazıldığı kitaplarda da bu olur mu” demeyin. Muhakkak olur; insan kendi yaşanmışlıklarının içerisine bu kitaplardan yol alır, çocukluğuna, gençliğine, öğrenciliğine, yaşadığı mahalleye vs. hayatının tüm safhalarına yolculuk yapar. Tabi ki bunda okuduğu kitabın tadı da önemlidir. Zira kitabın cümleleri okuyucunun kurduğu veya kuracağı cümlelere benzeşiyorsa, o zaman kitap okuyucunun da bir kitabı haline geliverir.
İşte Necdet Subaşı'nın Dışarıdaki Havalar isimli, günlüklerinin yer aldığı kitabı da aynen böyle. Okuyucunun kendinden izler bulduğu bir kitap. Kitapta yazar daha çok farklı şehirlere yaptığı gezileri anlatıyor. Yazarın bir vesile ile gittiği şehirlerin içerisinde dolaşırken yaptığı hoş anlatım sayesinde okuyucu da onunla birlikte sokakları, önünden geçtiği dükkanları, çıktığı tepeleri, dostlarıyla çay içtiği kahvehaneleri dolaşıyor, dostlarıyla yaptığı muhabbetlerin içerisine dâhil oluyor.
Devamı: http://www.dunyabizim.com/Manset/23010/necdet-subasinin-gezi-notlari-ve-gunlukleri.html































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.