Erzurum bu bağlamda artık bir “Olimpiyat Şehri”dir.
Milli sınırları aşan evrensel bir coğrafyada şehrimizin adı, kültürel kimliği, tabii konumu, zihinlere işlenmiştir.
Ata-dede yurdumuzun o “tanıdığı olduğumuz kış iklimi” dünyanın dört bir yanından gelen binlerce üniversite gencini yarış alanlarına döktü ve birbirinden ilginç mücadeleler izledik.
Gerçi henüz işin başındaydık… Konuklarımızın ardından -bir iki istisna dışında- tabir câizse nal topladık.
Oyunların açılış ve kapanış gösterilerinde de Erzurum kültüründen kaynaklanan yerli motifler yok denecek ölçüdeydi.
Bize düşen, sadece, Mustafa Erdoğan’ın çizdiği kültürel tabloları alkışlar ve çığlıklarla süslemek oldu.
Cumhurbaşkanı ve Başbakana gösterilen muhabbet beklenenin ötesindeydi.
Aynı şekilde, kapanışta, Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler’e gösterilen tepki de beklenenden ağır oldu.
Bütün bunlar bir tarafa, milyonlarca dolarlık bir yatırım Erzurum’a yöneldi. Spor tesisleri, oteller, çarşılar inşa edildi, hava alanımız uluslararası bir alt yapının sahibi oldu. Güzergah üstünde bulunan Erzurum’un harabelikleri ortadan kaldırıldı veya setredildi. Çarşı-pazar çeşit çeşit hediyelikler vitrinleri süsledi.
Rahmetli İbrahim Hakkı’nın yazdıklarımızı özetleyen “Erzurum rıf’at lüzûm” diye bir sözü var. Evet! Erzurum, arınması, yücelmesi gereken bir şehir olmalıdır.
Bu yolda neler yapılabilir? Gelecek yazımızda dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışacağız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.