• İstanbul 14 °C
  • Ankara 14 °C

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Okur-Yazarlık Oranı Saçmalığı

Namık AÇIKGÖZ

Modernite diyor ki: Ancak ölçebildiğim şeyler ve laboratuarda ölçülebilen şeyler bilgidir; bunun dışında hiçbir şey bilgi değildir.

Aydınlanmacılık da aynı şeyi söylüyor, rasyonalizm de…

Ve bütün bunlar, her şey ölçmeye göre tasnif ettiklerinden, karmaşık ve olaylar, kavramlar, zihniyetler ve daha bir sürü şey yumağı olan sosyal olguyu, tek’e indirger. Modernite için,  bütünsellikmiş, organik fonksiyonların uyumu veya uyumsuzluğuymuş falan hiç önemli değildir. Modernite için varsa yoksa, tekillik ve ölçülebilirlik; yani rakamlar önemlidir. Onlara “Şöööyle büyük bir medeniyetimiz var.” dediğinizde, anlamazlar. İlle onlara ölçülebilen, sayılabilen ve sayı ile ifade edilebilen şeyler söylemek lazım; yoksa onlar, fil yutmuş boğa yılanını, fötr şapka zannederler. (Değil mi Küçük Prens?)

Lafı okuma-yazma oranı meselesine getireceğim de, diyeceklerimin felsefî zeminini oluşturmaya çalışıyorum.

Neymiş?

Osmanlı’da okuma-yazma oranı çok düşükmüş de, bu oran Cumhuriyet döneminde, Latin harflerine geçince yükselmiş.

Bak sen!.. Kerameti harfte buluyor mübarekler. Keramet harfte ise, Arap alfabesini kullanan bunca ülkede, bu dönemde niye okuma-yazma oranı yüksek a iki gözüm?.. Bu dediğin doğru olsaydı, Arap harflerini kullanan 15 kadar ülkede okuma yazma oranının çok düşük olması gerekirdi. İsrail, Hindistan, Çin, Japonya gibi kendi harflerini kullanıp Latin harflerine geçmeyen ülkelerde de okuma-yazma oranı yerlerde sürünmeliydi… Ama öyle değil!..

Bu biiiir!..

İkinci husus:

Modernite, gelişmişliği ölçmek (dikkat edin “ölçmek”) için bazı kriterler koyar. Yok elektrik üretim ve tüketimi, yok kağıt tüketimi, yok okur-yazarlık oranı falan filan… Bu alanlarda belirlenen kriterlere uymuyorsanız, ya gelişmemiş bir ülkesinizdir veya az gelişmiş bir ülkesinizdir. Hâl böyle olunca da partizan cumhuriyetçiler, temel ideolojileri olan batılılaşma ve buna bağlı rasyonalizm ve pozitivizm çerçevesinde, Osmanlı’yı kötülemek için, “Osmanlı’da okuma-yazma oranı çok düşüktü; bu cumhuriyetle arttı!..” derler.

Osmanlı dönemi  Almanya’sında, Fransa’sında, Rusya’sında, İngiltere’sinde ve hele hele Amerika’sında, sanki okuma-yazma oranı tavan yapmış da, bizde yerlerde sürünüyormuş gibi!.. 19. Yüzyıla kadar bütün dünyada okur-yazarlık düzeyi çok düşüktür. Bu son derece normaldir. Çünkü, kültür, sadece okur-yazarlıkla yaygınlaşmıyordu o dönemlerde.  (Marko Polo’nun okuma yazma bilmediğini öğrendiğinde, “Nayır, nolamaz?...” diyenleri bilirim.)

Üçüncü husus:

Toplumların ilerlemesini tekilleştirmek, hiçbir zaman doğru değildir. “Kültürlü toplum, okur-yazar oranı yüksek toplumdur” dediğiniz anda, bu tekilleştirmeyi yapmış ve yanlış yola sapmış olursunuz.

Bir toplumda kültürlenme, sadece okur-yazarlık vasıtasıyla olmaz. Eski toplumlarda ve özellikle Osmanlı’da, bilimsel bilginin kamuoyuna mâl olmuş şekline “irfan” deniyordu ve toplumun sosyal dokusunu, gelişmişlik düzeyini bu irfan belirliyordu. İrfanın yaygınlaşmasında ve toplumsal dokuyu oluşturmasında en etkin kurum da tasavvuf idi.  Bilimsel bilgi (dinî veya seküler bilgi) okuma-yazma bilenlerce üretilir; camiler ve tekkeler vasıtasıyla kamuoyuna mâl olur ve irfan şekline bürünürdü.  Bu yüzden Karacaoğlan’ın okuma yazma bilmeden “İncecikten bir kar yağar/Tozar Elif Elif diye/Deli gönül abdal olmuş/ Gezer Elif Elif diye” şiirini söylemesi son derece normaldi. 

Bırakın okur-yazarlığı, okur-yazar ortamlarla bile hiç ilgisi olmayan bir kadın “Kınayı getir aney/Parmağın batır aney/Bu gece misafirem/Koynunda yatır aney” manisini söyleyebiliyor ve bu mani her açıdan geleneğin tamamını hem de başarılı bir şekilde yansıtabiliyordu.

Ölçebiliyorsanız bu manilerdeki ve Karacaoğlan’daki şiirselliği ölçün ey modernistler!.. Ölçün ve ondan sonra okuma-yazmaya gereğinden fazla anlam ve fonksiyon yüklemekten vazgeçin.

Bu yazı toplam 1802 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 1
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim