• İstanbul 13 °C
  • Ankara 13 °C

Sanal dünya mirasımız internet mezarlığında

Sanal dünya mirasımız internet mezarlığında
"Ölüm sadece insana değil, bilgiye de gelir. “Belki hâlâ o besteler çalınır/Gemiler geçmeyen bir ummanda” der şair. Ürettiğimiz hoş sedalar, kapanan siteler ile hangi ummana gider? Onca bilgi; sonsuza dek silinirse üretene saygı nerede?" Şeref Oğuz yazdı.

1990 yılını hatırlıyorum. Portal açma furyası başlamış, interneti keşfedenler, sürekli site üretir hâle gelmişti. Gelişen teknoloji, ucuzlayan bilgiye erişim ve kolaylaştırıcı yazılımlar eşliğinde sanal dünyada içerik patlaması yaşanmıştı.

Aradan geçen 20 yılda bu içerik miktarının 20 bin kez katlandığı tahmin ediliyor. Yazılı tarihin başlangıcından 2000 yılına dek üretilen toplam bilgi, artık her gün aynı miktarda üretilecek hâle geldi. Ancak bu dünyadaki sanal içerik, kapanan sitelerle ortadan kalkıyor.

Kurumsal siteleri bir yana bırakırsak, ticari faaliyetleri ve benzeri yapıları ayrı tutarsak dikkatimi çeken bir konu var; yaratılan içeriğin kimin malı olduğu ve ölen içerik sağlayıcının ya da kapanan sitenin bilgilerinin başına neler geldiği…

Bugün akıllı cep telefonları, yayınevi kompleksi hâline gelmiş durumda… Herkesin cebinde bir fotoğraf makinesi, fotoğraf stüdyosu, video kamerası, müzik editör masası, daktilosu, naklen yayın aracı vs. var. 20 yıl önce tüm bunları barındıran en mütevazı yayın grubunun harcayacağı para en az 1 milyon dolar civarındaydı. Şimdi bunu 5 bin liralık cep telefonu kapsayabiliyor.

Sosyal medya dediğimiz ortam, her gün 4 milyar içerik dağıtımından sorumlu… Herkesin dünya çapında yayıncı olduğu ancak izleyici kitlesinin(okur, seyirci, dinleyici vs.) 200 civarında olduğu bir dünyadan söz ediyoruz.

Fakat her insanı yayıncı hâline getiren WEB ortamı, bir bakıma “birkaç sayı çıkıp sonradan kapanan” dergilere de benzemeye başladı. Bazı siteler, içeriklerini yenilemeyerek bitkisel hayatı tercih etmiş. Bazısının ölüsünün dahi yatacak yeri kalmamış, adını beraberinde götürmüş ve Internet mezarlığına defnedilmiş…

Bu arada sadece web sayfası değil ölünce sanal bedenini internete gömenler de var. Hatta Amerikalı bir genç, hazırladığı sitede ünlüleri defnetmiş bile… İnternet sitesinde, Marilyn Monroe'dan John Lennon'a, Al Capone'dan Karl Marx'a kadar çok sayıda ünlünün mezarı yer alıyor. 25 milyondan fazla "sanal mezarın" bulunduğu sitede, ünlülerin yanı sıra sıradan insanların kaybettikleri yakınları için açtıkları bölümler de bulunuyor.

Jim Tipton adlı gencin, yıllar önce ünlü mafya babası Al Capone'nun mezarını ziyaretinden sonra geliştirdiği, “mezarları sanal ortama taşıma fikri” bugün binlerce üyesi bulunan dev bir internet sitesine dönüşmüş durumda... Şimdi bu moda hâlini almış ve ölen herkes için sanal mezar ortamı kuran yığınla internet mezarlığı kurulmuş bulunuyor.

Ben yine kişilerden ziyade kapanan sitelerin öldükten sonra ne oldukları konusuna odaklanayım. Kapanan sitelerin sayısını abarttığımı sanabilirsiniz. Ancak 20 yıldan bu yana ne çok site kapandığını merak edenler, kendi “sık kullanılanlar” listesindeki adreslere tıklayınca “görüntülenemeyen sayfalar” yazısını görebilirler.

Burada akla şu soru geliyor;

Devamı: https://www.dunyabizim.com/mercek-alti/sanal-dunya-mirasimiz-internet-mezarliginda-h39046.html

Bu haber toplam 969 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim