“Baba evini terk edin kızlar.!” diyen feministlerle kol kola yürüyenler aileyi perişan ettiler. Babayı düşman, anneyi eski kafalı göstererek sınırsız özgürlüğe koşan gençleri fuhuş bataklığına, uyuşturucuya, kumara, alkolizme sürüklediler. Bu sonuçta hepimizin günahı vardır. Sessiz kaldık, sustuk. Tepki göstermedik. Ateş yuvalarımıza ulaştı. Her yerde feminist ideolojinin sapkınlıkları hâkim olmuş, her yerde LGBTİ bayrakları dalgalanıyor.
Büyük ümitlerle yetişen bir kısım akademisyenler bu milletin örfüne, âdetine, geleneğine ve inançlarına aykırı yasalar hazırladılar. Alman ceza mevzuatından alıntı yasa olmasına rağmen bir ceza profesörü TV programında utanmadan “..ceza yasasını hazırlamayı Allah bize nasip etti..” diyecek kadar küstahlaşabilmiştir. Yıllarca dindar camianın kucağında büyüyen bir başka “Stratejik derinlik uzmanı” namlı siyasetçi akademisyen ise İstanbul Sözleşmesi’ni başımıza bela etmiştir. Halen küçük partisi aracılığı ile hatasında ısrar etmektedir. Rahmetli Ergun Göze, “Üniversite Dosyası” adlı eserinde bu necip milletin değerlerine savaş açan profesörlere kara cüppeliler sıfatını yakıştırmıştı. Bu kara cüppelilerden kurtulduk derken morlu/yeşilli, gökkuşağı renkli cüppeliler peydahlandı!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.