• İstanbul 18 °C
  • Ankara 20 °C

Sen Unut Geçmişini, Ben Aklımda Tutarım

S. Cenap BAYDAR

Ülkemizde 25 sene evvel “Gerçeğe Çağrı” ismiyle gösterilen “Total Recall”, 1990 yapımı, doksanların meşhur yıldızı Arnold Schwarzenegger'in başrolünü oynadığı bir Hollywood filmi. Dünya vücut geliştirme şampiyonu başrol oyuncusuna bakarak birçok kişinin “vurdulu kırdılı” diye bir kalemde sildiği biraz bahtsız bir filmden bahsediyoruz. Kıymeti özellikle ülkemizde pek anlaşılamamış bu film, senaryosu itibarıyla daha sonra çekilecek “Dark City”, “The Matrix”, “existenZ”, “Thirteenth Floor”, “Vanilla Sky”, “Shutter Island”, “Inception” gibi birçok filme ilham kaynağı olmuş mühim bir eser.

“Total Recall” 2012 yılında aynı isimle ikinci kez beyaz perdeye aktarıldı ama 22 sene önce çekilmiş ilk versiyonun başarısını yakalayamadı.

Filmin senaryosu yetmişli yıllarda büyük şöhrete kavuşmuş bir yazar olan Philip K. Dick’in “We can remember it for you wholesale” isimli kısa hikâyesinden uyarlanmış. “Sizin için toptan hatırlayabiliriz” şeklinde çevrilebilecek bu başlık bana Behçet Aysan’ın, Ezginin Günlüğü grubunun bestesiyle kulaklarımıza yerleşen dizelerini hatırlattı:

Sen Unut Geçmişini

Ben Aklımda Tutarım

Adamım

Bu küçük işlere ben bakarım


Philip K. Dick bazıları Türkçe’mize de çevrilen birçok kısa hikâyenin yazarı. Başrolünü Tom Cruise’un oynadığı “Vanilla Sky” ve “Minority Report” filmleri de aynı yazarın başka hikâyelerinden uyarlanmış. Bu yazarın şizofreni hastası olduğunu internet forumlarında okudum. Belki gerçeklik hissinin aslında o kadar da güvenilir bir his olmadığını anlamak ve anlatmadaki ustalığını bu hastalığa borçlu bile olabilir.

Philip K. Dick’in hikâyesinin ve filmin başlığının hatırlamayla ilgili vurgusu, Türkçe’ye tercüme edilirken kaybolmuş gibi geldi.

Sanal gerçekliğin (virtual reality) ötesinde, bir “simule edilebilir gerçeklik” (simulated reality) mümkün olabilir mi? Olursa nasıl olur? gibi sorulara cevap aranan film 2084 yılında geçiyor.

LSD kullanan kişilerin nöroaktif yahut halusinojen maddelerin beyni etkilemesi sonucu gerçeklikten uzaklaşmaları, hatta alternatif bir gerçekliğe geçmeleri uzun zamandır bilinen bir konu. Filmde, kimyasal maddelerle gerçekleşen ama kontrol edilemeyen bu durumun ileri bir teknoloji marifetiyle kontrol edilebilir olması halinde neler olabileceği anlatılıyor.

İnsanın algılarıyla oynanması, gerçekliğin olduğundan farklı algılanması işin sadece bir boyutu. Gerçeklik algısının manipülasyonu, sadece hafızda bir simülasyon şeklinde gerçekleşse bile insanlarda gerçekliğe dair oryantasyonun kaybolması kolay kolay gerçekleşmez. Rüya gördüğümüzde de aslında alternatif bir gerçekliğe geçer ve bir süre orada bulunduktan sonra geri geliriz. Çok nadiren, o da çok kısa bir süreliğine, rüya ile gerçeği birbirine karıştırdığımız olur. Burada gerçekliğimize dönmemize yardım eden temel unsur, “devamlılıktır”. Eğer her uyuduğumuzda, aynı rüyaya, son kaldığımız yerden devam etmemiz söz konusu olsaydı, başka bir deyişle rüyalarımızın bir devamlılığı olsaydı hangi gerçekliğin “gerçek gerçeklik” olduğunu bilemezdik.

Dışımızda ve mutlak sandığımız gerçekliğin hafızamız ve hatıralarımızla yakın ilişkisi hayli ürkütücü aslında.

Ziya Gökalp “Türkleşmek İslamlaşmak Muasırlaşmak” isimli eserinde Bergson’un şu görüşünden bahseder: ”Ferdin ruhu hâtırâlarının toplamı, cesedi ise itiyatlarının toplamından ibarettir.” Filmdeki karakterlerden biri ise şu cümleyi sarfediyor: “A man is defined by his actions, not his memory” yani “bir insan hafızasıyla değil hareketleriyle tanımlanır.” Filmde söylenen cümlenin doğru olabilmesi için tanımlamayı kimin, hangi gerçeklikte yaptığının da belirtilmesi gerekiyor.

Filmde, zihin ve hafıza manipülasyonu için hemen her şeyin kullanılabileceğini görüyoruz. Aile-eş sevgisi, anne sevgisi, beslenecek çocuklar sömürüsü, arkadaş sohbeti bunlardan hemen göze çarpanları. Hatta sahte bir suikast teşebbüsü bile inandırma “tezgâhının” parçası olabiliyor. Bunlar da yetmemeye başlayınca kişinin kendisinin bile kendisine karşı kandırma, yönlendirme aracı olarak kullanılabiliyor.

Film bittiğinde anlatılanların tümünün aslında bir rüya olup olmadığı sorusunun cevabı verilmiyor. Hatta şöyle bir mesaj bile verildiği söylenebilir: Yaşadıklarınızın bir rüya olup olmadığından asla emin olamazsınız. O yüzden hayatınız (ânınız) iyi gidiyorsa tadını çıkartmaya bakın. Zira her an uyanabilirsiniz.

Twitter: @salihcenap

Bu yazı toplam 828 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim