Tuhaf olan, bu farklılıkların, pek çok insanın mesele etmediği mevzularda olmasıydı. Belki de tartışmalarımız ne kadar uzlaşmazlığa savrulsa da aramızdaki abla-kardeş hukûkunun bundan miskâl-i zerre zarar görmemesinin sebebi de buydu. Belki de onca zıtlıklara rağmen bizi seneler boyu dost kılan, başkalarının mesele etmediği bâzı meseleleri mesele edinmiş olmamızdı. Elbette üzerinde hemfikir olduğumuz mevzular da vardı. Bunlardan birisi de, ABD’nin katkısız cumhûriyetçi olduğu, buna mukâbil Amerikan demokrasisinin bir yanılsamadan ibâret kaldığı tespitiydi.
Modern dünyâda cumhûriyetçilik bir burjuva tasarımıdır. Burjuvaların zihniyet iklimi bir sıkışmışlığı yansıtır. Bu sıkışmışlık modern toplumsal işbölümünde burjuvaların ortada yer almasından kaynaklanır... Bir tarafta târihsel-kültürel iddialarıyla donanımlı ve burjuvaları sonradan görmüşlükle (par venu) küçümseyen egemenler olarak aristokrasi vardır. Diğer tarafta ise burjuvaların bağrından çıktıkları geniş alt veyâ halk kesimleri (populus) yer almaktadır. Burjuva dünyâ, emek ve gayretleri istidatlarla birleştiren bireysel başarı hikâyelerine dayanır. Burjuvalar kendilerini gerçekleştirmiş başarmış, bilhassa meslekler dünyâsında tutunum sağlamış bireylerdir (selfmade man). Bu başarılar ve beceriler burjuvaların, atalarıyla müftehir olan aristokratlardan farklı olarak yeni bir şeref anlayışına sâhip olmalarına yol açmıştır. Bu yeni şeref anlayışından beslenen ve özgüven kazanan burjuvalar atavist aristokratlara karşı kültürel bir avantaj da sağlamış oluyorlardı.
Devamı:https://www.yenisafak.com/yazarlar/suleyman-seyfi-ogun/bir-suikast-tesebbusunun-derinlikleri-4633077































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.