MISIR yönetimi, uluslararası camiada kendisini güçlenmiş hissedince Türkiye ile diplomatik ilişkilerini kesiverdi.
Üzerinde durulması gereken bir olaydır bu.
AK Parti hükümeti Mısır’la diplomatik ilişkileri kesmek istemiyordu, demek ki ilişkilerin kesilmesi Türkiye’nin lehine olmazdı... Fakat bugün gelinen nokta, Mısır’ın Türkiye ile ilişkilerini kesmesidir.
Maalesef Mısırlı darbeciler, diplomasi satrancını daha iyi oynamış görünüyor. Türkiye mitinglerle diplomasi yaparken Mısırlı darbeciler fazla konuşmadılar; uluslararası camiada tanınmalarını artırmaya baktılar. Nihayet, Türkiye’nin Mısır politikasında “tek başına” kaldığının netleştiği, darbe rejiminin ise kendisini güçlenmiş hissettiği bir noktaya gelindi ve Kahire ilişkilerini keserek Ankara’ya şah-mat dedi!
‘DARBE DİYEMEYENLER’
Mısır’daki darbeye, “darbe diyemeyenler” sadece Batılı ülkeler değildi. Başta Suudi Arabistan, bütün İslam ülkeleri “darbeye darbe diyemeyenler” safındaydı. Hatta Mısır’daki darbeyi beklenen ekonomik çöküntüden kurtaran Suudi Arabistan ve Körfez şeyhleri oldu; petro-dolar musluklarını açarak!
Mursi IMF ile görüşmeler yapıyordu; İslamcı bir iktidarın uluslararası ekonomik düzenle bu ilişkisi çok önemliydi, ne yazık ki sonuçlanmadan darbe oldu. Fakat IMF’yi bundan dolayı suçlayıp da petro-dolar musluklarını açan Suudileri görmezlikten gelmek mümkün müydü?
Batılı devletler de ekonomik ve stratejik faktörleri demokrasinin temel seçim ilkesinden üstün tuttular.
Böyle bir dünyada Türkiye için doğru olan neydi? Hem demokrasiye sahip çıkmak, hem “tek başına” kalmaktan sakınmak...
Maalesef miting dili diplomasi dilini bastırdı... Gelinen nokta ortada!
Yazının devamı için: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25209051.asp































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.