• İstanbul 14 °C
  • Ankara 15 °C

“Teşvikte Hata Olmaz” Derlerse de İnanmayın

Namık AÇIKGÖZ

Geçtiğimiz Aralık ayının ortalarında Akademik Teşvik Ödemeleri ile ilgili yönetmelik çıkalı beri üniversiteler, işi gücü serdi, bu ödemelere kafa yoruyor. Bu konuda, Türkiye’nin bir sürü meselesi varken, ben bile 2 yazı yazdım; bu üçüncüsü.

Akademik Teşvik Ödemeleri, özde iyi niyetli bir teşebbüs ama işleyişi şık değil.

İlk yazımdaki örneğimi hatırlayacaksınız… Şayet onların zamanında böyle bir ödeme şekli ihdas edilmiş olsaydı, Fuat Köprülü, Ahmet Hamdi Tanpınar veya Cahit Arf gibi profesörler, ödeme için talep edilen bildiri, makale ve kitap künyelerini, yayınlandıkları yerleri, çalışmalarına yapılan atıfların fotokopilerini (Tabii o çağda fotokopi yok… Ne yapacaklardı kim bilir koca koca profesörler.)  bir araya getirmek üzere günlerce uğraşacaklar ve ilgili memurun odasına gidip “İşte geçen yıla ait bilimsel çalışma evrakım. Hadi bana 250 lira falan vermek için bir çuval işlem yapın.” diyecekti ha?

Geçen yazılarımda da ifade ettim, bu uygulama pek çok açıdan son derece hatalı. 

Başlıkta da dediğim gibi “teşvikte hata olmuş”tur. Amaç ve niyet hâlisken, uygulama şık ve nezih düşmemiştir.  Düşünsenize,  akademisyenler,  ellerinde bir takım fotokopiler, listeler, oda oda dolaşıp para dileniyorlar!..

Meselenin şıklık ve nezaket boyutunun sakilliği kadar önemli bir diğer boyutu da, yönetmelikte, eski YÖK ve eski iktidarlar zamanında olduğu gibi, üniversite başarısını, sadece tıpçılar, fen ve mühendislik bölümlerine göre belirleme saçmalığıdır. Evet… Bu fakülteler de üniversite başarısına katkıda bulunur ama her zaman belirlenen başarı kıstaslarında sadece bu fakültelerin aktif olabileceği atıf indeksleri esas alınır. Sosyal bilimlerde bu tür dergiler yok denecek kadar azdır. Ayrıca sosyal bilimlerde, her sene proje yapamazsınız ama diğer alanlar buna çok müsaittir. Kısacası, bırakın işe yarar bir ödeme için tam puan alabilmeyi, sosyal alanlarda, ödeme için istenen en az puanı alan bile neredeyse bulunmaz. Yani ödeme yönetmeliğinde, her şey sosyal alanların aleyhine, fenciler, tıpçılar ve mühendislerin lehine. Teşvik ödemesi için bilimsel çalışmaların çeşitlenmesi (kitap, makale, bilimsel bildiri, proje, sergi, sunum, atıf) istenirken, sosyal alanlar hiç düşünülmemiştir.

Meselenin bir de işleyiş yönü var. Akademisyen, ödeme için istenen evrakını derleyip topladıktan sonra bölümüne verecek. Orada bir heyet bunu inceleyecek. Böylece bölümlerin iç dinamiği, bu defa ödeme için alabora olacak ve “Çalışmamı kabul ettiydin, etmediydin” kargaşası yaşanacak. Bu yetmezmiş gibi, itirazlar ve tartışmalar üniversite senatolarına taşınacak. Orada kurulan komisyon, itirazları inceleyip karara bağlayacak. Hadi buralarda çözülmedi diyelim… Akademisyen mahkemeye başvuracak… Mahkemelerde sürünecek… 

Durumu görüyorsunuz değil mi?

Bundan sonra üniversitelerde, zaten yaşanan problemler az imiş gibi bir de teşvik ödemesi problemleri yaşayacak ve boşu boşuna enerji kaybedeceğiz.

Ayrıca, normal memurdan farklı olarak akademisyenlere yapılan ödemelerin de hiçbir hükmü kalmayacak. O ödemeler, zaten akademisyenin akademik faaliyetlerinden dolayı ayrıca verilmiyor muydu da şimdi böyle bir “teşvik ödemesi” ihdas edildi?

Kısacası dostlar, maalesef niyet ve amaç iyiyken, uygulama şık olmamıştır ve teşvikte hata yapılmıştır.

Bu yazı toplam 700 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim