Destanlar, genel itibarıyla, bir milletin yazı olmadığı dönemlerinde başvurduğu bir aktarım biçimidir. (Üretilmiş destanları bu giriş cümlemin haricinde tutuyorum.) Yaşanmışlık, inanç, hayat algısı, hayat amacı ve sosyal kanunların içerisinde yoğrulduğu anlatılardır. Köklü milletlerin destanlarından söz edebiliyoruz. Daha tarihi birkaç yüzyıllık devletlerin/toplulukların destanlarından bahis açmayız. Destan, dediğimiz gibi, tarihi yaşanmışlıkların aktarıldığı mecralardır. Üretilen (yapma) destanlar bir şairin bakışını aktarırken; anonimleşmiş, yüzyıllardır söylenegelmiş olan destanlar toplumun ortak malı, ürünü haline gelmiştir.
Destanların üretiminin üzerinden bin yıllar geçse de...
Türkler yazı kendilerine gelmezden evvel de varlık göstermiş topluluklardan olduğundan, destan gelenekleri çok uzun yılların ötesine gitmektedir. Türklerin hayatlarında bu anlatılar öyle bir yer tutar ki yazı geldiğinde bile bu destanlar anlatılır durur. Yaşanmışlıklar genç nesillere, ibret alsınlar diye aktarılır. Çadırlardan köy odalarına, kahvelere kadar, destanların üretiminin üzerinden bin yıllar geçse de bu destanların yaşayan izlerine halk muhayyilesinde rastlanır.
Din değişimi ile dünyaya bakış, dolayısı ile kültür değişir. Ancak bu sefer de geçmişten gelen kahramanlara, İslami bir kıyafet biçilip giydirilir. Düşmanlar artık Çinli yahut İranlı olmalarıyla değil, Allah’a inanmamalarıyla anılır. Yiğitler Göktengri’ye değil Tanrı’ya/Allah’a yalvarır. Yiğitler ganimetlerle değil cennetle müjdelenir.
Coğrafya değişir, bu sefer destanlar apayrı bir hüviyetle çıkar. Kayserlerden, tekfurlardan, padişahlardan söz edilir, Malatya, Arz-ı Rum (Erzurum), Kayseri, Konstantiniye destanlara karışır. İsimler değişir, Malkoçoğlu, Battal Gazi, Hazreti Ali destanların başrolünü oynarlar.
Destan ile ilgili bu kelamlardan sonra yazımızın sebeb-i telifine geçelim. Hamide Demirel’in Ötüken Neşriyat’tan çıkan Türk Destanlarının Ana Unsurları adlı eseri destanlarla ilgili kalem oynatmaya sevk etti. Hamide Demirel’in bahsi geçen kitabı ilk olarak 1995 yılında basılmış, destan hususunda kaynak niteliğinde bir eser. Şimdi ise üçüncü baskısı Aralık ayı itibarıyla yapılmış bulunuyor.
Devamı: http://www.dunyabizim.com/Manset/22658/turanin-alpleri-iranin-pehlivanlarina-karsi.html































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.