Maraşlı hikâyecilerdendi Kadir Tanır. Mavera dergisi ekolünden. Cahit Zarifoğlu, Erdem Bayazıt, Rasim Özdenören gibi Maraş’ın ve edebiyatımızın yüz akı güzel adamlarla aynı sayfalara döktü ruhunda birikenleri. Sessiz yaşadı; gürültüsüz, patırtısız, nümayişsiz… Ve 14 Aralık 2011’de sessizce uçup gitti buralardan, bu gurbetten sılaya… Sessizdi ama sedasız değildi. Arkasında bıraktığı “Alagün”, “Güz Yağmurları”, “Sonsuz Uzun Ölüm”, “Suikast Selamlığı”, “Şeytan Sarmalı”, “Savaş İmparatorluğu” adındaki hikâye kitapları ve romanları okuyanların beyninde, yüreğinde yankısını buldu.
Hemşerisi, arkadaşı Rasim Özdenören, ölümünden üç dört gün sonra Yeni Şafak gazetesinde “Ah, Kadir Tanır” başlığıyla yazdığı yazıda ondan “yüreği iyilik ve sevgi dolu insan” olarak bahsediyor. Tanır’ın hayatı boyunca hep yazar olmak, yazar olarak kalmak ve ekmeğini yazarlıktan yemek isteğinden…
Küskündü belki de edebiyat camiasına
Kadir Tanır çocukken menenjit hastalığına yakalanır. Bu hastalık kulağında hasar bırakır. Uzun süre duyamaz. Geçirdiği bir operasyon sonrası az da olsa duymaya başlar. Hayatı hep hastalıkların pençesinde geçer. Belki de bu hastalıklar hikâye ve romanlarındaki başarılı anlatımına büyük katkılar sunmuştur. Daha on üç-on dört yaşında şiir, hikâye yazmaya başlıyor. On altı yaşında ilk roman denemesi. Özdenören, onun öykülerini Mavera’da 1980’li yılların başında yayınlamaya başladıklarını belirtiyor. Onu hiçbir zaman acemi bir yazar gibi karşılamamışlar. Hikâyeleri belli bir deneyimin süzgecinden geçen, kaliteli ürünler. İlk kitabı Alagün de Akabe Yayınevi tarafından yayınlanıyor. Sesleri duymakta zorlanan biri olsa da eserlerinde sesleri anlatmayı, sesleri tasvir etmeyi büyük bir ustalıkla gerçekleştirdi.
Hikâye ve roman tarihimiz açısından büyük bir potansiyele ve literatüre özgün bir söyleyiş kazandırabilecek niteliğe sahip olan Kadir Tanır, uzun bir sessizliğe de gömülmüştü. Mavera dergisinde yazdığı dönem sonrası uzun bir süre yazmayı bıraktı. Kırgınlık, kızgınlık… Küskündü belki de edebiyat camiasına. Bir tavır alış da diyebiliriz var olan, dayatılan edebiyat anlayışına karşı. Bazen suskunluk, kabuğuna çekilmek, içine dönmek en büyük muhalefet olarak görülebilir. İşleyişe katılmamak…
Sonra yeniden dönüyor yazıya. Mavera dergisinde yayınlanan öykülerini ‘Güz Yağmurları’ adıyla kitaplaştırıyor. Kitap Maraş’ta Ukde Yayınları tarafından okuyucuya sunuluyor. Böylece uzun bir aradan sonra yoğun bir şekilde yazı hayatı başlıyor.
Devamı: http://www.dunyabizim.com/Manset/22472/turk-edebiyatindan-bir-kadir-tanir-gecti.html































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.