Türkiye’ye son yıllarda ilgi gösteren ve genelde eğitim için gelen yakın coğrafyadaki genç ziyaretçilerimizin hislerine tercüman olmak, onların yaşantılarına bir parça girebilmek adına bir başlattığımız röportaj dizisi devam ediyor. Mısır, Fas ve Somali’den sonra biraz uzaklara yöneliyoruz. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde eğitimini sürdüren Endonezyalı Mukhamed Rıdwan’a kulak veriyoruz. İlginç bilgiler paylaşıyor bizlerle.
Merhaba Mukhamad. Bize ülkenden kısaca bahsedebilir misin? Nüfus kimlerden oluşuyor?
Ülkemi kısaca “Bhineka Tunggal Ika” sloganıyla anlatabilirim. Bu, “farklılıklar içerisinde birliktelik” demek. Mevcut 300 civarı farklı etnik ve kültürel topluluk bizi çok çeşitli bir toplum yapıyor. Örnek vermek gerekirse, benim de mensubu olduğum Javalar topluluğu Endonezya’nın en büyük topluluğu. Ayrıca dünyadaki en kalabalık Müslüman devlet olmamıza rağmen devlet tarafından resmen tanınan beş dine dair topluluklar da var. Bunlar Katolik Hristiyanlar, Protestan Hristiyanlar, Hindular, Budistler ve Konfüçyanistler.
Kültürünü anlatan üç şeyi söyler misin?
Farklılıklar, dostcanlısı olmak ve doğallık.
Endonezya gençliği tarafından takip edilen, oldukça popüler olan sanatçı, edebiyatçı vb. kişiler kimler?
Daha önce eserleri filme de dönüştürülmüş iki ünlü yazarımız var. Birincisi Habiburrahman El Shirazy. Kendisi “aşkı” aşılayan dini romanlarları ile meşhur. En ünlü romanlarından biri “Ayat Ayat Cinta” yani Türkçe olarak “Aşk Ayetleri”. İkinci yazar ise Andrea Hirata. Kendisi ilkokuldan burs alıp Avrupa’ya eğitime gittiği vakte kadarki süreçteki inişlerini- çıkışlarını işliyor romanlarında. Onun da “Laskar Pelangi” romanı filme çekildi ve Türkiye’de “Gökkuşağı Askerleri” adıyla yayımlandı.
Bunlar dışında iki dini figürü de vurgulamak isterim: Kyai Haji Hasyim Asyari ve Kyai Haji Ahmad Dahlan. Bu âlimler Endonezya’daki en büyük İslami grupların kurucuları.
Endonezya’da yaygın olarak takip edilen herhangi bir İslami kültür yayını var mı?
Toplumun çoğu Müslüman olduğu için İslami yayın yapan birçok TV kanalı, radio kanalı ve dergi mevcut. En ana akım medya organları bile İslami meselelere yer ayıran bir program veya bölüme akışlarında yer verirler. Örneğin sabah ve akşam namazı vakitlerinde birçok TV kanalında ulemanın İslam konusunda konuştuğu programlar yer alır. Yahut Ramazan’da daha da yoğun şekilde bu tip yayınlar yapılmaktadır. Hatta popüler TV dizilerinde bile İslami kültürle güçlü bağı olan öğeler görürsünüz. “Mamah dan Aa” bu bahsettiğim ulema programları arasında en meşhurlardan biridir.
Ayrıca belirtmek lazım ki Türk dizisi "Muhteşem Yüzyıl", bizdeki adıyla "Abad Kejayaan" oldukça popüler.
Türkiye’ye neden geldin?
Çünkü Endonezya’da tanıştığım Türkler çok iyi insanlardı. Babam dahi Hacca gittiğinde tanıştığı Türkleri kardeşi gibi gördüğünü söylemişti. Umuyorum ki gelecekte Endonezya ve Türkiye arasındaki ilişkilerin kuvvetlenmesine yardımcı olabilirim.
Endonezya’ya dönmeyi düşünüyor musun?
Evet ama ne zaman emin değilim.
Endonezya’ya dair en çok neyi özlüyorsun?
Öncelikle tabi ki ailemi. Bundan sonra yemekleri, insanları ve kültürümüzü.
Buraya adaptasyon probemi yaşadın mı? Yabancı bir öğrenci olarak hangi zorluklarla karşılaştın?
Endonezya, Ekvator üzerinde bir ülke olduğu için sene boyunca hava durumu hep aynı civarda, 25 derece. Bu yüzden Endonezyalı öğrenciler hava durumuna alışmakta sıkıntı çekiyor. Ben daha önce kış soğuklarını veya yaz sıcaklarını görmemiştim.
Türkiye ile Endonezya arasındaki en büyük kültürel fark ne?
Endonezya ve Türkiye arasındaki kültür farkı çok büyük. Arada 9000 km mesafe olması bunda etkilidir. En basit nezaket kurallarından yapılmaması gereken şeylere, insanların karakterlerine kadar çok farklıyız. Küçük bir örnek vermek gerekirse, Endonezya’da birinin kafasını ellemek çok kaba bir harekettir ama burada normal. Ya da başka bir örnek: Biz her öğünde ekmek yerine pirinç yeriz, kahvaltıda bile.
Türkiye’de sana kendini bu ülkeye ve insanına en yakın hissettiren şey nedir?
İslami kültüre sahip olunması ve iki ülkenin de nüfus çoğunluğunu Müslümanlar’ın oluşturması.
Türkiye hakkında beklentilerinin çok uzağında kalan, seni hayal kırıklığına uğratan şeyler oldu mu?
Türkiye’ye geldiğimde İslami yaşantıyla alakalı şaşırdım diyebilirim. Çünkü ben Türkiye’nin oldukça sekülerleşmiş bir ülke olduğunu bilmiyordum ve daha kuvvetli bir İslami yaşantı bekliyordum.
Burada en çok nereyi seviyorsun?
Türkiye’de en sevdiğim yer İstanbul çünkü zengin bir tarihe ve kültüre sahip. Özellikle camilerin mimarisini çok seviyorum çünkü her biri kendine has özelliklere sahip. En sevdiğim cami ise Cihangir Camii çünkü harika bir Boğaz manzarası var ve pek kimse bilmediği için sakin bir yer.
Devamı için: http://www.dunyabizim.com/?aType=haber&ArticleID=19622































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.