Hatıratlar önümüzü açan, bize tarihin ve düşüncenin hakikatine ilişkin bir yol haritası gösteren eserlerdir. Her hatıra içinde bir itirafı da taşır. Bu yönüyle yazarların en mahrem sırları, en bilinmedik düşüncelerine ulaşma imkânı sağlar. Rousseu’dan Tolstoy’a, Babür Şah’tan Ömer Seyfettin’e anı türünde eser veren yazar sayısı bir hayli fazladır. Ancak bizim bahsedeceğimiz Hatırat bize ne bir mahremi açıyor ne de bizi şair yazarlar arasındaki çekişmelerden haberdar ediyor. Çünkü burada, bahsedeceğimiz kitapta, bir medeniyetin nasıl hiç edildiğinden, İslam’ın nasıl gizli yaşanan bir din haline getirildiğinden ve Cumhuriyet Devri ve Tek Parti yönetiminde uygulanan zulümlerin nasıl bir devlet terörü haline dönüştürüldüğünden bahsediyor.
Evet, Üstat Ali Ulvi Kurucu’nın hatıralarından bahsediyoruz. 1922’de Konya’da dünyaya gelen ve babasının dükkan açmak ya da çocuklarına Müslüman bir gelecek sağlamak arasında kaldığı bir dönemde tercihini İslam’ın lehine kullanmasıyla ailesiyle beraber Medine’ye göç eden Ali Ulvi Kurucu’nun Mısır, Türkiye ve Arabistan hattında geçen 80 yıllık mücadelesinden bahsediyoruz.
Devamı için: http://www.gazetevahdet.com/ustat-ali-ulvi-kurucunun-hatiralari-45235h.htm































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.