Soma’daki “kara ölümün” üzerinde düşünülecek, konuşulacak, tartışılacak çok şey var. Bunlardan biri de çalışmak ve sendikalılaşmakla ilgili, daha doğrusu sendikasızlaştırılmak ve sarı sendikacılıkla ilgilidir.
Televizyonda Akif Beki’nin programına katılan Türk- İş Genel Başkanı Ergün Atalay bir ilke imza attı. Atalay’ın, Somadaki faciayla ilgili sorumlulara dönük eleştirileri sıralayıp, bu işte sendikaların da, kendilerinin de sorumlu olduğunu söylemesi önemlidir, fakat daha önemlisi açık yüreklilikle bu işle ilgili sendikal yapının bırakınız “sarı sendika” olmayı, sarının da sarısı bir ilişkiye girdiği yönünde değerlendirmelerdir.
Ergün Bey’in yaptığı eleştiri ve özeleştirileri yapacak olan başka sendikacılara ihtiyaç vardır. Bu eleştirilerin yapılıyor olması, mevcut sorunların aşılması için gerekli olan bir tavırdır. Çünkü Türkiye’deki emek sorunlarının görülmesi, önündeki engellerin aşılması için bu konuyu tartışmak gerekmektedir.
Emek ve demokrasi
Meseleyi şöyle ortaya koyabiliriz: Bu ülkede, çalışanların onda birinden daha azı sendikalıdır. Sendikalaşmış işçiler, işverene karşı işyerinde güçlü bir örgütsel yapıya, çalışma ilişkilerinde “kurumsal bir statüye sahip olmaktan” uzaktırlar. Çünkü sendikaların varlığı büyük ölçüde işverenin ya tehdidi ya baskısı altında ya da rızasına bağlanmış durumdadır.
Yazının devamı için: http://www.aksam.com.tr/yazarlar/vedat-bilgin/calismak-sendikalasmak-olmek/haber-311378































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.