• İstanbul 16 °C
  • Ankara 17 °C
  • İzmir 19 °C
  • Konya 16 °C
  • Sakarya 19 °C
  • Şanlıurfa 23 °C
  • Trabzon 16 °C
  • Gaziantep 21 °C
  • Bolu 16 °C
  • Bursa 20 °C

Yazarlık İmtiyaz mı?

M. Ali ABAKAY


Hayatta kişinin uğraş alanı, bulunduğu konumu belirler. Kişi, işinin ehli, erbabı ise saygı görür. Hangi işi yaparsanız yapın, işin hakkını vermediğinizde ortaya çıkan sonuç, işi yapanın rahmetle anılmaktan uzak olduğudur. 

***

Siyasanın emektarları, emekliliklerinde geçmişten aldıkları tecrübe sebebiyle kendilerine danışılmasını, çoğunlukla ister. Bu, kendi perspektifleri içinde doğrudur. Kimi her zaman aranan, saygı görülen pozisyonunda kendisini görürken kimisi de artık mebus-vekil seçilmekten uzak düşenden kurtuldukları sevinci içinde hareket eder.

***

Futbol piyasasının kurdu olanların menejerlik sevdası kolay soğumaz. Özellikle gol kralı olanların, file bekçiliği yapanların geçmişteki sanları ve şöhretleri kale alınmadığında yıkım başlar. Hatıralar yazılır ve dönen dolaplar, herkese ayan beyan edilir.

Kişi, bir imtiyaz hakkı elde etmek ister, yaptığı hizmete karşılık. Ne çare ki bazen piyasa nankördür.

***

Eğitimci, emekliye ayrıldığı zaman okula birkaç kez gidip gelir, saygıda kusur söz konusu değildir. Gidişlerle gelişler sıklaşınca ilk baştaki itibarın trendi, kendiliğinden iner ve sitemler ayıka çıkar.

Gazeteci, yazdığı yıllarda atlama haberleriyle gündeme gelmek ister. Teknolojik gelişmelerden mahrum, işlerine nasıl bir bağlılıkla çalıştıklarını anlatır ve bunun dinlenmesi için kişilere ihtiyaç duyulur. Aynı nakarat, aynı tekrar dinleyeni bıktırınca, dananın kuyruğu kopar.

***

Sinemacı, tedavülden kalkan para misali, değerinin anlaşılmadığını ve kotardıkları çalışmaların sıradan olmadığını dile getirirken vefasızlığa değinir. Kendi sırtlarından para kazananların kendilerini unuttuğunu dile getirip, hatırlanmayı arzular.

***

Kimi, ailesinin namı hatırına saygı görürken, aynı itibarın her yerde kendisine gösterilmesinde ısrar eder. Yoksulluğun tunçtan kollarında, eski stil elbiseler giyip, efsaneleşmiş hikâyelerin eşliğinde, geçmişin bardak olmuş çamlarının gölgesinin unutulduğu mekânlarda tarihî vak’âların orta yerinde coştukça, kurdun kocaması meselesi akla gelir ki bunu maskaralık takip eder. Her buluşma sonrası, gidenin arkasından hayırlı sözler söylenmez olur.

***

Yayıncılık dünyasında dev aynasına cüce yetiştirmek vazifesini var olmalarının gereği bilenler, tarihe, edebiyata, kültüre, sanata karşı şovalye kıyafetleriyle kimi efendilerinin dediğini yerine getirme zevkiyle hareket ederken, hakkıyla saygıyı hak edenlerin nisyana terk edilmesi, vicdanları sızlatmaz olmuş, bizim zamanımızda.

***

Yazarlık imtiyazı aslında ortaya konan eserlerle kişinin aldığı bir haktır. Yaşayanlar, kendilerini nimetten sayarken, görülen ödülcüklerle öpücüklerle ön plânda görünenler, nisyana terk edildiği var sayılanlar gibi hatırlanmaya değer eser bırakırlar mı, ardından?

***

Şimdi,  kabuk tutmuş yaraların kaşınacağı zaman mıdır? Küllenmiş olan geçmişi canlandırmak, bana ne kazandırır? Açıkça söyleyelim ki imtiyaz ve itibar, kişinin eseriyle ve yaşantısıyla orantılıdır. Sarraf olmayan mücevherattın değerinden ne anlar? Keşke bunu kavratabilsek, kimisine. Kimisi de kıvırtmadan doğruyu kabullense!.. İşte meselenin özü, budur.

31.05.2012
Bu yazı toplam 1095 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim