Herkes için ve her şey için, bozulmanın genel göstergesi; "faydanın azalması, zararın çoğalması, huzurun bozulması, güvenin kaybolması" durumudur. Düzelmenin formülü ise; "sebepleri ortadan kaldırarak sonuçları değiştirmek ve herkesi, her şeyi aslına uygun hale getirmek" olur.
Bu noktadan hareketle; geçmişten geleceğe doğru, "toplumsal bozulma" süreçlerini inceleyelim. Ana bileşenlerine bakalım ve alt başlıklarını irdeleyelim.
Sosyal, kültürel, siyasal, ekonomik, bilimsel, teknolojik, askeri diplomatik oluşumların; "kuruluş, kalkınma, yükselme, ilerleme, duraklama, gerileme, yıkılma, yok olma" gibi kavramlarla ifade edilen safhaları, serüvenleri var. Bu yolda ve yolculukta; önceki safhaların özellikleri, sonraki safhaların niteliklerini de etkileyen yahut belirleyen unsurlar oluyorlar.
Aslında, dünya genelinde, hayatın bütün alanlarını kuşatacak şekilde, yoğun ve yaygın bir bozulma süreci yaşanıyor. Yaratılmışların yaratılış dengesini ve düzenini alt üst etme çılgınlığı; varlık aleminin kılcal damarlarına kadar uzanıyor.
O kadar ki; havuzu kirletenler, artık kendileri de pis sudan içmek zorunda kalıyorlar. Başkalarını vurmak, kırmak, devirmek için oluşturdukları fırtınalarda; kendileri de kademeli olarak boğuluyorlar.
Ulaşım, iletişim, etkileşim imkanlarının baş döndürücü bir hızla oluşması, gelişmesi, dönüşmesi sebebiyle; gezegenimiz "küresel köy" oldu. Her yerde olup biten her şey, herkesi yakından ilgilendirecek hale geldi.
Bir ülkede, toplumda yahut dünyanın herhangi bir yerinde "hak" anlayışı zayıf, "hukuk" altyapısı yetersiz olursa; "adalet" bozulur. Güçlülerin zayıfları ezdikleri, sömürdükleri, mazlum ve mağdur durumuna düşürdükleri bir düzen kurulur.
Devamı: https://www.fikriyat.com/yazarlar/zekeriya-erdim/2024/05/24/toplumsal-bozulmanin-bilesenleri
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.