Şirk, sömürü ve kabilecilik. İslam Peygamberi, şirke karşı tevhidi, sömürüye karşı paylaşımı, kabileciliğe karşı ümmete dayalı kardeşliği ikame etmek için mücadele etmişti. Kendi hayatı döneminde, şirk ve sömürü düzenine karşı tevhid ve paylaşımı önceleyerek başarılı olan Peygamber, kendisine inanan Müslümanlar arasında bile zaman zaman nükseden kabileciliğin yol açtığı sorunları göğüslemekte zorlanmıştı. Risalet ve adalete dayalı imamlığı (liderlik) ile üç sorunun üstesinden gelen İslam Peygamberi’nin vefatından sonra, ilk iki sorundan ziyade, Müslüman toplumu kasıp kavuracak olan kabilecilik, Peygamberden sonraki halifenin/imamların (yönetici) tayininde en etkili bir aparat olarak ilk nükseden yara olmuştu. Adaletsiz yönetimler şirki, ganimet üzerinden servet birikimi sömürüyü tekrar Müslüman toplumun başına bela etmeye başlamışsa da, kabilecilik ve onunla bağlantılı mezhepçilik, yüzyıllardır Müslümanlığı kemiren en büyük “kurt” olmaya devam etmektedir.Son yıllarda artarak devam eden kabileci/kavmiyetçi/milliyetçi ve mezhepçi yönelimlerin arka planı ile yüzleşilmediği sürece, Müslümanlığın ensesinde boza pişirmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürülmesinin önüne geçilemeyecektir.
Güce susamışlık ve sınıfsal açlık içinde kıvranırken uzun yüzyıldan sonra Ak Parti ile birlikte, iktidar, güç ve “ganimet”le tanışan Müslümanların çoğunluğunun bilinç altında ne kadar milliyetçi ve mezhepçi bir yönelimi haiz olduğu, son aylarda ortaya çıkan kritik siyasi olaylarda hepten kendini göstermiştir.Seçimlerde yaşadığı oy kaybının en büyük nedeni olan ve seçimden sonra bile ders almamışçasına HDP’ye oy veren Kürtleri aşağılayan ve nankörlükle suçlayan bir tür “Akkurt” Müslümanlığını haiz bir dil ve üslubun hiç de azınsanmayacak denli yoğunluğa sahip olduğu görülmüştür. Böylesi yoğunluğun parametrelerini okumaya çalışan iktidar, sözüm ona “Akhizmet” sarmalından kurtulayım derken “Akkurt” fırtınasına tutulmuştur. Özellikle, ilerde kendi altını oyma ihtimali yüksek parti içi ve dışındaki “akkurt”lara bel bağlayan Erdoğan ve hükümete hakim olan “neo-Osmanlıcı” havaya ve dini söylem soslu Türk-İslam sentezine büyük destek veren Müslümanların çoğunluğunun zihin dünyasında, sözüm ona ümmet görünümlü Türk ve milliyetçi duygular ile din soslu neo-İttihatçılığın ne kadar baskın bir siyasi kod olduğunun karinesidir.
Devamı için: http://www.milatgazetesi.com/Akkurt-Muslumanligi-/70779#.VZD32vntmko
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.