Yetenekli ve geleceği parlak birinin, iyi bir çıkış yapmışken, oldukça fiyakalı bir ismi varken, sönüp gittiğine, kaybolduğuna birçok kez şahit olduk, oluyoruz. Sadece insanlar değil, nice iyi ve güzel proje de benzer akıbete uğruyor. Sorun hep aynı: Kolaycılık ve istikrarsızlık.
Şurası bir gerçek: Siyaset, süreklilik ve derinlik ister.
Yüz metre koşucusu kadar iyi bir çıkış yapmak ve hızlı olmak, elbette, önemlidir. Fakat maraton koşucu kadar dayanıklı ve istikrarlı olmak da elzemdir.
Vatanın ve milletin istiklali için gece gündüz çalışmak, “istikrar madalyasını” fazlasıyla hak ettirir. Dünya nimetlerinin ve kişisel istikbalin cazibesine kapılarak, bulunduğu makam ve mevkii kaybetmemek için her türlü yola başvurmak bu kapsama girmez.
Siyasetin, hepimizin şahit olduğu, birçok da eksikliği var.
Öncelikle: Herkesin, hepimizin en çok samimiyet dersine çalışması icap ediyor.
Samimiyet, her kilidi açan tek anahtardır. Samimiyet ile söyleneni sağır bile duyar, samimiyet ile yapılanı kör bile görür.
Hiç zor değil: Dilimiz ile kalbimizin bir olması, samimiyet için yeterlidir.Maneviyat ve yerlilik yan yana gelince, adına samimiyet dediğimiz şey de kendiliğinden ortaya çıkıyor.
İkincisi: “Hakkaniyet” bahsine dikkat etmek gerekiyor.
Hakkaniyet, Müslüman Türk milletinin en büyük sermayelerinden biriydi. Hayatın her alanında olduğu gibi siyasette de, büyük ölçüde, bu sermayeyi kaybetmiş durumdayız.
Hakkaniyet olmadan, asla kayda değer bir iş yapılamaz. Ne zamanki çıkar yerine hakkaniyet penceresinden bakarsak, işte o zaman bir şeye benzeriz.
Daha açık söyleyelim: Hormonlu isimlere itibar etmemeli, onları üst kademelere çıkarmamalıyız. Sahici ve daha bizden isimlere imkân tanımalıyız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.