Öncesinde de 87 sayfalık bir manifesto paylaşmış. Kullandığı silahlardaki yazılar, tarihler, isimler geniş bir sembol dünyasının malzemeleri.
Manifestosu "İslam, Müslüman, Türkiye ve Erdoğan" karşıtı cümlelerle dolu. Merkel ve Erdoğan dahil bir suikast listesi var. İlginç, bütün detaylar sanki uzun uzun gündem olmak için hazırlanmış. Bir fanatiğin ideoloji dünyasından öte bir istihbarat servisinin çalışma dosyası gibi. Bu yüzden faillerin arkasındakileri hiç bir zaman bilemeyeceğiz.
Mesaj ise net ve kapsamlı. Cami ve Müslümanlar nefret objesi. Brenton, katliamı fevri bir bireysellik sonucu değil, planlı bir fanatizmle yapmış. Beyaz, ırkçı ve Hıristiyan radikalizmini temsil eden argümanlar dile getirmiş. İslam dünyasının önde gelen lideri (Erdoğan), şehri(İstanbul ve Ayasofya) de hedefte. Erdoğan karşıtlığı, İslamofobinin bir parçası durumunda. Avrupa'nın güçlü ülkesi Almanya'nın lideri Merkel'in listede olması da ilginç.
Son yıllarda İslamofobi tüm dünyada tehlikeli bir yükselişte. Avrupa'da aşırı sağ ve yabancı düşmanlığına bağlı bir Müslüman karşıtlığı var. DEAŞ ve El Kaide gibi örgütlerin saldırıları mazeret olarak kullanılıyor. Ve genellikle Müslümanlara, camilere yapılan saldırılar bireysel sapkınlıklarla açıklanıyor. Halbuki Christchurch katliamı İslam ve Müslüman karşıtlığı konusunda bize farklı şeyler söylüyor. Katliamın, göçmen dostu Yeni Zelanda'da gerçekleştirilmesiyle verilen temel bir mesaj var. Tehlike sadece Avrupa ya da ABD ile sınırlı değil. Tüm Batı dünyasını kapsıyor. Avustralya, Yeni Zelanda ve Kanada da aynı potada. Aslında Hindistan gibi Batı dışı dünyada aynı tehlikeli gidişatı yaşıyor. Hinduizme dayalı Müslüman karşıtlığı yeni bir milliyetçilik formatıyla güçleniyor.
dEVAMI:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.