• İstanbul 13 °C
  • Ankara 15 °C

Erbay Kücet'ten: Gülünç Anılarla Yazarlarımız

Erbay Kücet'ten: Gülünç Anılarla Yazarlarımız
Yazarların hayatlarına ilişkin yapılan çalışmalarda genellikle nerede doğdukları, hangi tahsili yaptıkları ve eserleri hakkında bilgiler yer almaktadır.

Onların karakter yapıları ve günlük olarak yaşadıklarına ait bilgilere ise neredeyse hiç değinilmemektedir. Bu nedenle de araştırmacılarımız hatırat kitaplarının yaprakları arasında iğneyle kuyu açarcasına çalışarak onların sosyal dünyada yaşadıkları mevzulardan tutun da sevdiği yemeğe varıncaya kadar özel hayatlarına ilişkin bilgileri de aktarmaktadırlar.

 

Yazarlarımızın güldükleri veya nasıl gülünçlükler yaşadıklarına ilişkin olarak yayınlanmış birçok kitap var. Konuyu araştırıp kaleme alanlar olduğu kadar, onlarla yakın mesai arkadaşı olan, sohbetlerinde birlikte olanların anlattıkları daha başka oluyor. Hatta yazarların kendilerini kendi ifadeleriyle anlattıkları yayınlar da mevcut. Yazımızın başında da ifade ettiğimiz gibi bu konuda birçok yayın bulunmaktadır. Ancak Ankara’da yakından tanıdığımız iki ismin kitaplarından söz etmek istiyorum:  Halil Soyuer’in “Anılarla Şairler Albümü” ve Abdullah Satoğlu’nun “Edebiyat Dünyamızdan Hoş Sedâlar” ında alıntılarla sizleri baş başa bırakıyorum.

Arif Nihat Asya

O yıllardaki devlet otoritesindeki acı boşluğu ne de güzel dile getirmişti. 1967 yılının 2 Haziranında Bursa’daki şiir gecesi düzenlenmişti. Bir partinin kadın kolları düzenlemişti geceyi. Çağrılı şairler arasında Arif Nihat Asya da vardı. Otobüste yanına oturmuştum. Bir ara kulağıma eğilmiş “Haydi hayırlısı kadın kollarına kadar düştük” demişti. Davet edildiği her şiir gününe gider kendine özgü üslubuyla şiirlerini okurdu. (s.24)

Yine bir gün Kırıkkale’de düzenlenen şiir gecesine gidiyorduk. Yolda kulağıma eğilmiş “bu böyle olmayacak, bari aramızda para toplayıp bir minibüs alalım, Anadolu’ya turneye çıkalım” demişti… Espriden espriye geçer sevgi toplardı, saygı toplardı. İstanbul’daki Hilton Oteli için bir rubaisi vardı. Bu lüks ve çok pahalı otelin kapısından girmişliği yoktu hocanın. Bu espri içinde oteli ne de güzel anlatmıştı bize.  Biz kafileyiz, zavallıdan yoksuldan
Üstün yaratılmış nidelim, kul kuldan.  Seyretmede İstanbul’u Hilton’dan el, Biz seyrederiz Hilton’u İstanbul’dan. (S.26-27)

Âşık Veysel  

Bir akşamüzeri kaldığı Köprülü Otel’ine gitmiştim. Odasına girdiğimde akşamın karanlığı basmıştı ve Veysel, yatağının üzerine gazete sermiş pastırma ekmek yiyordu. Dalgın bulundum.
-Işığı neden yakmıyorsun Aşık karanlıkta kalmışsın? Gülmeye başlamış ve
-Benim için ne fark eder ki? demişti. (S.131)

Devamı için: http://www.habervaktim.com/yazar/72307/gulunc-anilarla-yazarlarimiz.html

Bu haber toplam 524 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim