• İstanbul 20 °C
  • Ankara 26 °C

Gökhan Ergür: 15 Temmuz Sonrası Hâlet-i Ruhiyemiz

Gökhan Ergür: 15 Temmuz Sonrası Hâlet-i Ruhiyemiz
Cumhuriyet tarihinin en vahşi fakat bir o kadar da korkak terör örgütüyle karşı karşıya kaldık.

Psikotik vaizlerinin dışında herhangi bir dış uyarana zihinlerini kapatan sözde ‘cemaat’ mensupları özde eli kanlı terörist ve yandaşları, tüm insani yönlerini köreltip aklını, her şeyden önemlisi de iradelerini, varoluş amaçlarını, değerlerini ve hatta namus ve şereflerini Amerikan cüppeli bir psikopata teslim ettiler.

Yıllardır ilmek ilmek dokudukları bu ihanet ağı bir gecede başlarına geçti, ayaklarına dolandı ve bu terör örgütü tüm dünyanın yani sahiplerinin gözü önünde açığa çıkıp bataklığa saplandı. O geceye ait fotoğrafları biraz karıştırın, yakalanan tüm rütbeli hainlerin surat ifadelerinde aynı korkunç şaşkınlığı göreceksiniz. Çünkü sahte peygamberleri onlara zaferi vaad etmişti ve hepsi o gece darbeyi gerçekleştirip bu ülkeyi altın bir tepsi içerisinde Amerikalı müttefiklerine sunacaklarından eminlerdi.

Ana akım medyada dillendirilmesi pek konforlu ve mantıklı olmayan Amerika vurgusunu yapmak bizler için son derece önemli.  Esas düşmanı tanı ki giydiği dost postuna kanmayasın. Darbe gecesi Cleveland’daki İslam karşıtı söylemleriyle tanınan siyasi grup ACT! for America’nın düzenlediği konferansta konuşan Donald Trump’ın bir süre Ulusal Güvenlik Danışmanlığını yapan emekli Korgeneral Michael Flynn kürsüde aynen şu ifadeleri kullandı: “Muhtemelen çoğunuzun haberi yok ama şu anda Türkiye'de bir darbe oluyor. Tam da şu anda darbe oluyor. Ben de Türk ordusuna mensup, bizimle birlikte eğitim almış bir arkadaşımla irtibat halindeydim. Türk ordusu başarılı olacak mı olmayacak mı bilmiyorum, ama takip edenler bilir ki Türk ordusu uzun yıllardır yok ediliyor. Gerçek anlamda laik, yani normal bir ulus devlet olan, ancak daha sonra İslamcılığa kaymaya başlayan bir ülke tarafından. Erdoğan yönetimindeki Türkiye bu, ki kendisi Başkan Obama ile çok yakın. Neler olacağını heyecanla bekliyorum, çünkü ordu başarılı olduğu takdirde, bu gece – [Türkiye] bizden sekiz saat ileride, o yüzden şu anda sanıyorum orada saat sabah 2 ya da 3 olmalı – söylediklerinden biri de 'NATO kapsamındaki sorumluluklarımızı tanıyoruz, Birleşmiş Milletler kapsamındaki sorumluluklarımızı biliyoruz, laik bir ülke olarak görülmek istediğimizi tüm dünyanın bilmesini istiyoruz' oldu. Bunu söyleyen ordu. Evet, bu alkışlamaya değer bir şey.”

Darbenin arkasında olduklarını daha açık nasıl ifade edebilirlerdi ki? Bu kadar açık konuşmalarının arkasında yatan şey ise yıllardır terörist başı Gülen’le beraber en ince ayrıntısına kadar kurdukları planın yüzde yüz başarıya ulaşacağı düşüncesiydi. Teknik olarak bakıldığında evet, Türkiye’nin her hücresine işlemiş bu zehrin o gece başarısızlığa ulaşması imkansıza yakındı ama olmadı. Önce Allah’ın izni, sonra da dünyanın en korkusuz milletinin azmiyle bu belayı bir gecede başımızdan attık. O sahte peygamber ise bu ülke topraklarına bir daha ayaklarının üzerinde giremeyeceğini ve sığındığı Amerikan bayrağının altında telef olup beddualarla can vereceğini anladı. Ateşi ve azabı bol olsun.

İdam veyahut zillet

Her fırsatta söylemiştik, yine söyleyelim: Bizim bu topraklardan başka gidecek yerimiz, yurdumuz yoktur. Türkiye haricinde bir gizli ajandamız ya da uçağa atlayıp kaçacağımız bir Avrupa ülkesi yoktur. Musul’da Osmanlı için can veren iki büyük dedem gibi benim de ve bizlerin de niyeti bu vatan için bayrağa kızıl kan olmaktır, geri kalan her şey dünyaya dairdir, önemsizdir. Hal böyle iken şu saatten sonra yapılması gereken en önemli şey, vatanını kendisinden ve ailesinden önde tutan bu insanların kalbini kırmamaktır, gönüllerini hoş etmektir, intikamlarını Yüce Allah’ın El-müntakim ismine inanarak ve dayanarak almaktır. Şayet gönüller kırılıp intikam gerektiği gibi alınmazsa, varlığını onunla beraber anlamlı kıldığı ve sürdürdüğü devlet kavramına karşı incinir, kendisiyle devletini bir bütün olarak gördüğü için de haliyle kendi iç dünyasını sorgulayıp karanlık çıkmazlara girebilir. Eğer millet çıkmaza girerse Allah muhafaza devlet de ümitsizliğe düşer ve hainler için açık hedef haline getirilir.

16 Temmuz sabahında darbeci fareler deliklerinde tek tek yakalanırken her meydandan aynı ses yükseliyordu: İdam. Olayların sıcaklığıyla bu çağrı bir müddet seslendirildi fakat bir şekilde unuttuk bu vatansızlara verilmesi gereken cevabı. Biz unuttukça bu hainlerden mağduriyet hikayeleri oluşturulmaya başlandı sistematik olarak. Milletin cebinden çıkan parayla geçimini sağlayan milletvekili utanmadan, arlanmadan köprüde mermisi bitene kadar silahsız Türk vatandaşlarını şehit eden satılmış soysuz asker bozuntuları için ana kuzusu diyebiliyor ve hâlâ rahat bir biçimde elini kolunu sallaya sallaya özgürce dolaşabiliyor. Çünkü Türkiye'deki tüm ahlâksızlıklar cezasız kalıyor. Ve cezasız kalan her ahlâksızlık köşesinde bekleyen ahlâksızlara güç ve imkân kazandırıyor.

15 Temmuz davaları görülmeye başlandı, gerek şehit ve gazi yakınlarının beyanları gerekse yazılı basından takip ettiğimize göre FETÖ’cü alçaklar gözümüzün içine baka baka 249 şehidimizin mübarek ve muazzez ruhlarını ezerek büyük Türk milletiyle dalga geçiyorlar.  Rezilce ve onursuzca, tir tir titreyerek girdikleri hapishane inlerinden besili domuzlar gibi şişmiş ve başları dik bir şekilde şehit ve gazi ailelerinin yanından pahalı takım elbiseleriyle arzı endam ederek mahkeme salonlarına geçiyorlar. Nereden nereye!

Darbe kalkışmasında, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a suikast düzenlemek için kurulan timde bulunan haysiyet yoksunu FETÖ’cü alçak, mahkemeye yine başı dik bir şekilde göğsünde HERO (KAHRAMAN) yazılı bir t-shirt ile geliyor. İşte bu alçaklarla mücadelemizi özetleyecek resim budur. Normal şartlarda daha cezaevinden çıkmadan o t-shirtü üzerinden çıkartılıp boynuna dolanarak itlaf edilip bir köşeye atılması gereken terörist, tüm dünyaya göğsünde kahraman yazan bir t-shirtle poz verebiliyor.  O cezaevi müdürünün, yetkililerinin, o alçağı oraya getiren askerlerin gözü nereye bakıyordu? Hiç mi birisinin kanına dokunmadı, hiç mi bu milleti, şehitleri, gazileri düşünmedi? Hepimize kocaman yazıklar olsun, çünkü yarın bu rezilliğe göz yuman kim varsa hiçbir şey olmamış gibi elini kolunu sallayarak görevine devam edecek. O itlaf edilmesi gereken pislik de umutla parmaklıklar arkasından çıkacağı günü bekleyecek.

Devamı: http://kulturgundemi.com/gokhan-ergur/15-temmuz-sonrasi-h%C3%A2let-i-ruhiyemiz-yazi-36301

Bu haber toplam 1809 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim