• İstanbul 20 °C
  • Ankara 26 °C

İbrahim Karagül'den: Türkiye için son hesaplaşma bu..

İbrahim Karagül'den: Türkiye için son hesaplaşma bu..
Çok boyutlu, Cumhuriyet tarihinin en tehlikeli hesaplaşmasını yaşıyor Türkiye. Eskinin iktidar kurucuları ile yeninin yerlileri arasında bir hesaplaşma bu.

Eskinin vesayetçileri ile yeninin milli direnç unsurları arasında bir kavga bu. Eskinin sığınmacıları ile yeninin Türkiye'yi dönüştürüp yeni bir tarih yazmak isteyenleri arasında bir mücadele bu.


Cesurlarla yılışıkların, meydan okuyanlarla emanetçilerin, eski imtiyazlı azınlıkla Anadolu insanının rekabeti bu. Yüz yıl sonra, vesayet parantezini kapatanlarla, Türkiye'nin sadece Anadolu olmadığını farkedenlerle zihinlerimizi rehin alanların, bize bir 20. yüzyıl daha yaşatmak isteyenlerin boy ölçüşmesi bu.


İlk kez saflar bu kadar keskin


Cumhuriyet tarihi ilk kez safları bu kadar net, tarafları bu kadar keskin bir hesaplaşmaya tanık oluyor. Tam anlamıyla bir tarihi kırılma yaşandığı için sözler de, mücadele yöntemleri de oldukça keskin oluyor.


Çünkü ya Türkiye, yüzyıllar içinde olduğu gibi kendini dönüştürme becerisini devam ettirecek, yeni küresel güç haritasında sağlam bir zemin oluşturacak ve bir gelecek inşa edecek ya da yeniden vesayet altına alınıp, tipik bir Ortadoğu yönetimi gibi kişiliksiz bir ülke olarak varlığını devam ettirecek.


Büyüyemezse küçülecek, kendini yeniden kuramazsa parçalanacak.

Hesaplaşma'nın taraflarını iyi görmek için Birinci Dünya Savaşı'na, Çanakkale Savaşı'na veya İstiklal Mücadelesi'ne bakmak yeterli. Bir imparatorluktan geriye kalanların son sığınak olarak toplandığı Anadolu, tam da taşacak noktaya geldiği anda benzer bir saldırı yeniden başlatıldı. Önceden vekalet yönetimleri üzerinden kontrol altında tutuluyordu, kontrol edilecek ölçeği aştığı anda içeride ve dışarıda, o ortak cephe yeniden harekete geçti.


Siyasi kimliklerimizin üstünde bir gerçek var


Bugünü okumak, elbette hamasetle olmayacaktır. Ama bugünü okumak dar alanda paslaşmalarla, günübirlik dedikodularla da olmayacaktır. Onlara mahkum olursak bu hesaplaşma kaybedilmiş olacaktır.


Böyle bir durumda siyasi söylemlerin ve örgütlenmelerin, etnik kimliklerin, mezhep kimliğinin, bölgesel hesapların, politik tavırların anlamı kalmıyor. Bölgemizdeki bir çok ülkede gördüğümüz gibi, bir noktadan sonra geriye sadece millet, vatan, insan kalıyor. Bunların altındaki bütün kimlikler ve tanımlar anlamsızlaşıyor.


Siyasi partilerimizin, sivil kuruluşlarımızın, kanat önderlerimizin, hemen yer şehirde sessizce ama dimdik ayakta duran bu milletin siniruçlarının içinde bulunduğumuz bu yalın gerçeğin farkında olması ve ayaklarının sabitlendiği yeri bu gerçeğe göre belirlemesi gerekiyor.

Devamı için: http://www.yenisafak.com/yazarlar/ibrahimkaragul/turkiye-icin-son-hesaplasma-bu-2020021

Bu haber toplam 472 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim