• İstanbul 20 °C
  • Ankara 26 °C

İsmail Kıllıoğlu: Sanatın amacı ve iktidar

İsmail Kıllıoğlu: Sanatın amacı ve iktidar
Gerçi sanatın “amacı” konusu bir sorun olarak görülmekle birlikte, üzerinde açık ve belirgin bir uzlaşmaya varıldığını söylemek pek mümkün görülmemektedir.
Sanatın, bir insani olgu olarak varlığı konusunda aşağı yukarı kabul edilmiş, en azından kabul edilebilir nitelikte görülen uzlaşma durumu, sanatın varlığına bir “amaç” yüklenmek istendiğinde, bir kuşku, en azından bir tereddüt tavrı kendini hissettirmektedir. Çok açık ifade edilmesi pek kolay olmamakla birlikte, sanata bir amaç izafe etme, onun mahiyetinin zorunlu niteliğinin bir gereğinden ziyade, dıştan bir irade ya da gücün istemlerinin bir gereği olarak eklemlenen bir unsur şeklinde nitelendirileceğidir. Bu ve benzer yaklaşımlara karşılık olabilir düşüncesiyle ileri sürülen ya da sanatın mahiyetini açıklama çabasının bir yansıması olan şöyle bir önerme ortaya konulmaya çalışılmıştır: Sanatın amacı, aslında onun varlık nedeni sayılması gereken estetik durumdur. Bu ise, son çözümlemede “güzel” ve “güzellik” ikileminde düğümlenir. Fakat bu iki çıkarım, yine de sanatın mahiyetini açıklamaktan çok, onu belli bir anlayış temelinde anlama ve yorumlama çabasının bir gereği olarak düşünülebilir. Bununla birlikte, hangi açıdan yaklaşılırsa yaklaşılsın, sanatın varlığını insanın kavrayış düzeyine çıkarmada “güzel” ve “güzellik” çıkarımları belirleyici bir işlev üstlenmekten geri kalmamaktadır. Ancak, bu noktada, “güzel” ve “güzellik” nitelimleri, sanatın varlığını da adeta soğurur şekilde bir başka soruna dönüşmektedirler. Sanat felsefelerine ve sanat tarihine bakıldığında bu durumu açıkça gözlemlemek mümkün olabilmektedir.
 
İki örnek üzerinde irdelemede bulunmanın açıklayıcı olabileceği varsayılabilir.
 
Birincisi Nef’i. Edebiyat Ortamı dergisinin Ocak-Şubat 66. sayısında verdiği ve Mücahit Kaçar’ın hazırladığı “Övgü ve Yerginin Zirvesindeki Şair: Nef’i” Eki’nde şu bilgiye bakalım: “Ancak, sultanın bütün ihtarlarına rağmen hiciv söylemekten vazgeçmeyen, bu yüzden sık sık görevlerinden (ki küçük memuriyetler olan) azledilen Nef’i, başta Sadrazam Bayram Paşa olmak üzere devlet adamlarını da ağır bir şekilde hicvetmeye başlayınca padişah tarafından da korunmamış ve 27 Ocak 1635 tarihinde boğdurularak cesedi denize atılmıştır. 
Bu haber toplam 378 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim