Türk-Amerikan ilişkilerindeki kriz her geçen gün daha da derinleşiyor. Başlangıçta daha çok konjonktürel olarak değerlendirilen krizin aslında yapısal mahiyette olduğu ve bu gidişle taraflar açısından beraberinde radikal değişimlere yol açacağı, bu bağlamda eskilerinden çok daha farklı olduğu artık daha bir netlik kazanmış durumda. Yani ikili ilişkilerin geleceği açısından fazlasıyla kritik sayılabilecek bir dönemden geçiyoruz.
Bu köşede daha önce de bu mevzuyu birçok defa ele almış ve son yazılarımın birinde şu başlığı kullanmıştım: “Türk-Amerikan İlişkilerinde ‘İsim Sorunu’”. Söz konusu yazımdaki tespit cümlem ise aynen şöyleydi: “Nitekim ikili ilişkiler ‘dost’-‘düşman’ eksenli olarak adlandırılma sürecinde. Karşılıklı endişeler, tehdit algıları ve güven sorunu burada belirleyici olmaya devam ediyor.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.