• İstanbul 13 °C
  • Ankara 12 °C

Namık Açıkgöz: “Porno İddianâme”yi, Ahmet Altan’ın Retorik Şehvetle Savunması

Namık Açıkgöz: “Porno İddianâme”yi, Ahmet Altan’ın Retorik Şehvetle Savunması
Baştan söyleyeyim. Bu iddianamelerle adam mahkûm olur mu? Olmaz. Bu iddianameler, ancak yargılananların kamuoyuna ulaşmasını kolaylaştırır.

Yargılananların bir kısmı da bunun farkında ve Ahmet Altan gibi mahkeme heyetine değil, tribünlere hitap etmektedirler.

Gelelim Ahmet Altan’ın savunmasına… (Kardeşi Mehmet Altan lafa dünya turu attırmadan doğrudan konuya daldığı için, savunmasıyla ilgili bir şeyler söylemek zor.)

Hani “dervişin fikri neyse, zikri de odur” diye bir söz vardır ya… Her ne kadar Ahmet Altan’ın dervişlikle zerre miskal bir ilişkisi yoksa da, bu söz tam da onun için söylenmiş sanki.  Savunmasını “Bir iddianamenin hukuk pornosu olarak portresi” başlığıyla pazarlaması, destekçileri tarafından manşetten verildi. Arkadaşları biliyor onun diliniii!.... Adam en trajik konuların arasına porno eklemeyi beceren biri. (Bakınız: Romanları.) O yüzden iddianameye porno mantığı ile bakması son derce normal. 

Bakış açısı bu olunca, savunmasının da “retorik şehvet”ten ibaret olması normaldir.

Savcı, “Hakkında şu şu şu iddialar var. Ne dersin?” diyor. Öyle ya; savcı kamunun savcısı; yani müdde-i umûmî… Kamunun iddialarını yansıtmış metninde.

Ama yoook!.... Eline “savunma” gibi bir fırsat geçmiş. İddiaları savunmaktansa, kamuoyunu etkilemek ve savunma metni ile tarihe geçmek (!)…  Bu tür canlıların hepsinde vardır bu saplantı. “Yazdıklarımı savcılar ve birkaç kelaynak dışında ciddiye alan yok; bari mahkeme zabıtlarına geçsin de tarihe mâl olsun.” diye savunma yaparlar bunlar.

Adam iddianâmeye karşı vereceği savunma ile mahkeme heyetine değil, tribünlere (sokağa ve medyaya) oynuyor. Bu yüzden de retorik şehvete kapılmış bir üslup sergiliyor. “İçerik berbat, bari retorikle avlayayım kefalleri” hesabı yani.

Romanına Malzeme

İsnad edilen suçlarla ilgili ceviz kabuğunu doldurmayan cevaplar veren Ahmet Altan, retorik şehvet söz konusu olduğunda coşuyor da coşuyor. Şu mahkeme salonu tasvirine bi bakar mısınız? Sanki iddianameye cevap vermiyor da romanına bir sahne yazıyor:

Bu iddianameyi okuduğunuzda, içinde sanıkların, sanık sandalyelerinin, avukat sıralarının, silahlı jandarmaların, kürsülerin, cübbelerin bulunduğu ve Adliye Sarayı diye adlandırılan yerlerin nasıl bir hukuk mezbahasına döndürüldüğünü rahatça kavrıyorsunuz.”

Tasvirde sandalyeler, jandarmalar, kürsüler, cübbeler ve mezbahaya benzetilen Adliye Sarayı (Ne trajik bir tasvir di mi ama?) var ama suç, suçlu ve iddianameye cevap yok. Olan, sadece retorik şehvet!...

Devamı: http://www.enpolitik.com/kose-yazisi/1282/porno-iddianmeyi-ahmet-altanin-retorik-sehvetle-savunmasi.html

Bu haber toplam 1956 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim