• İstanbul 19 °C
  • Ankara 24 °C

Namık Açıkgöz'den : Fethettiğimiz Kelimeler

Namık Açıkgöz'den : Fethettiğimiz Kelimeler
Türk­çe, en faz­la Sel­çuk­lu ve Os­man­lı dö­ne­min­de baş­ka dil­ler­le ke­li­me alış-ve­ri­şin­de bu­lun­muş­tur. Bel­ki da­ha ön­ce Çin­cey­le de ay­nı du­rum ya­şan­mış­tır ama ma­ale­sef eli­miz­de­ki ve­ri­ler çok az.

Türk­çe, en faz­la Sel­çuk­lu ve Os­man­lı dö­ne­min­de baş­ka dil­ler­le ke­li­me alış-ve­ri­şin­de bu­lun­muş­tur. Bel­ki da­ha ön­ce Çin­cey­le de ay­nı du­rum ya­şan­mış­tır ama ma­ale­sef eli­miz­de­ki ve­ri­ler çok az. Sel­çuk­lu ve Os­man­lı dö­nem­le­rin­de, Fars­ça ve Arap­ça ile olan iliş­ki­le­ri­miz, kar­şı­lık­lı ola­rak bir­bi­ri­mi­ze pek çok ke­li­me, ya­ni kav­ram ver­me­mi­ze yol aç­mış­tır.  Da­ha son­ra­la­rı, Yu­nan­ca, Sırp­ça, Ar­na­vut­ça, Boş­nak­ça, Er­me­ni­ce ve ta­a İs­veç­çe­’ye ka­dar ke­li­me ver­me­miz ve ta­bi­i ki al­ma­mız söz ko­nu­su­dur. 

Hep söy­le­nir; dil­ler bir­bi­rin­den ke­li­me de­ğil, kav­ram alır­lar. Bir dil­de olup di­ğer dil­de ol­ma­yan kav­ram, bir ke­li­mey­le gi­rer di­ğer mil­le­tin di­li­ne ve bu da kö­tü bir şey de­ğil­dir. Tıp­kı, buz­do­la­bı­nın bü­tün in­san­lı­ğın ma­lı ol­ma­sı gi­bi, in­san­lı­ğın üret­ti­ği her ke­li­me de in­san­lı­ğın or­tak ma­lı­dır.

Her dil, bir baş­ka dil­den al­dı­ğı ke­li­me­yi, ken­di ses ve ya­pı özel­lik­le­ri­ne gö­re de­ğiş­ti­re­rek alır. Ben bu­na “ke­li­me feth et­me­k” di­yo­rum iş­te.  Her dil, baş­ka dil­ler­den ke­li­me feth eder ama Sel­çuk­lu ve Os­man­lı dö­ne­min­de, Türk­ler, im­per­yal bir viz­yon ser­gi­le­ye­rek, bir  “me­de­ni­yet di­li­” te­sis et­miş­ler ve uzak ya­kın bü­tün dil­ler­den, çe­kin­me­den ke­li­me al­mış­lar­dır. El­bet­te ke­li­me alır­ken o ke­li­me­de ses de­ği­şik­lik­le­ri ya­pa­rak Türk­çe ses özel­lik­le­ri­ne uy­dur­muş­lar­dır. Me­se­la Fars­ça “bâr-gîr: yük tu­tan, ta­şı­ya­n” de­mek olan ke­li­me, baş­ta di­li­mi­ze “bâr-gî­r” im­la­sıy­la gir­miş­se de, za­man­la di­li­miz onu “bey­gi­r” şek­li­ne dö­nüş­tür­müş­tür.

İlk ba­kış­ta şüp­he bu­rak­ma­ya­cak ka­dar Türk­çe gi­bi gö­rü­nen “çey­rek, çar­dak, çar­şı­” gi­bi ke­li­me­le­rin as­lı Fars­ça­’dır. “Çey­re­k” ke­li­me­si Fars­ça “çe­hâr-yek: dört­te bi­r” ke­li­me­sin­den, “çar­da­k” ke­li­me­si “çe­hâr-tâk: dört ke­me­r” ke­li­me­sin­den, “çar­şı­” ise “çe­hâr-sûy: dört yö­n” ke­li­me­sin­den gel­mek­te­dir. 

Ör­nek­le­ri­miz hep “dör­t”­lü ol­du; baş­ka ör­nek­ler de ve­re­lim.

Devamı için: http://www.gazetevahdet.com/fethettigimiz-kelimeler-1517yy.htm

Bu haber toplam 388 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim