• İstanbul 19 °C
  • Ankara 26 °C

Özlem Albayrak'tan: Şener Şen’in sözleri

Özlem Albayrak'tan: Şener Şen’in sözleri
Türk Alman Film Festivali’ne katılan ünlü sanatçı Şener Şen, “Sizi toplumsal içerikli gösterilerde görmüyoruz?” şeklindeki bir soruyu şöyle cevaplamış:...

Türk Alman Film Festivali’ne katılan ünlü sanatçı Şener Şen, “Sizi toplumsal içerikli gösterilerde görmüyoruz?” şeklindeki bir soruyu şöyle cevaplamış: “Bir oyuncunun ödevi, yaptığı filmlere hayat görüşünü yansıtmaktır. Bilfiil politikanın içinde olma, siyasetin içinde olma başka bir alandır. Bunu da biz sadece eylem yapan hayatta başka hiçbir şey yapmayan, güzel film sevdalısı olmayanlara bırakıyoruz. Benden bu kadar…”

Gezi’nin kutsallaştırıldığı, hükümete karşı olmak koşuluyla her türlü sokak hareketinin, ruh atfedilerek romantikleştirildiği, şirinleştirildiği böyle bir atmosferde, Gezi’ye katılanlara yönelik bu lafların hem de Şener Şen gibi bir sanatçıdan gelmesi, normal şartlarda ortak Post-Travmatik Gezi Bozukluğu’na neden olurdu.

Nasıl ki Kutluğ Ataman, Gezi’nin demokrasi diye başlamasına rağmen giderek seçilmişi devirme operasyonuna dönüşmesini eleştirdi diye, aforoz yedi, hakaret yediyse, nasıl ki Ataman’ın çektiği ödüllü Kuzu’ya dahi “maalesef iyi film” denilmek suretiyle mesleki itibarının üstünde tepinilmek istendiyse; Vizyon toplantısına katıldılar diye Şafak Sezer’inden Şahan Gökbakar’ına, Hülya Koçyiğit’inden Yavuz Bingöl’üne dek pek çok sanatçı kıskaca alınıp zehirli iğneli çenelerin hedefi olduysa; normal şartlarda Şener Şen için de bir şeyler düşünülürdü…

Ama –şimdiye dek- bu olmadı; birkaç homurtu, üç beş düşük yoğunluklu eleştiri dışında bir atarlanma emaresine rastlanmadı. Eh, sonuçta Şener Şen’in oyunculuğuna laf etsen, eşek arıları bile “daha neler” noktasına gelir, o haksızlığa dönen dili sokardı… Hükümet taraftarı desen, -elbette şimdiye dek linç edilenlerin de hükümet taraftarı olduğu kolayından iddia edilemez- ama yani hele de Şener Şen’e böyle bir itham yöneltmek, kargaları bile güldürebilirdi.

Dolayısıyla Şener Şen’in eleştirisi çok da köpürtülemedi, yine de “diğer sanatçılara ayıp oluyor” tadında eleştirilerden de geri kalınmadı…

Modern zamanlarda, sanat biraz da muhalif olmaktan beslenir denir; doğrudur. Ama o klişeye başvurarak sorarsak; hangi muhalefet? Seçilmişi indirme denemesi yapıp; yakıp yıkmacılık-kırıp dökmecilikle romantik devrimciliğe soyunmak mıdır gerçekten muhalefet; yoksa, onyıllar boyunca toplumu ayrıştırmış, sınıflar hiyerarşisi kurmuş, bütün toplumsal grupları birbirine düşman etmiş resmi ideolojinin bir türlü aşılamamış tabularına ince tavırlı bir itiraz geliştirmek mi?

Bunun için, dindar filan da olunması gerekmezdi üstelik, “solcuyum” diyenlerin, onyıllar boyunca birbirine kırdırılmış iki toplumun Türklerin ve Kürtlerin barışmasını mahalle baskısını göze alarak kutlaması mı tabu-kırıcılık olurdu, yoksa “sizi kandırıyor bu hükümet, bizi hayal kırıklığına uğrattınız” diyerek kan uman vampirliğe yatması mı?

Devamı için: http://www.yenisafak.com.tr/yazarlar/ozlemalbayrak/sener-senin-sozleri-2009546

Bu haber toplam 3273 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim