• İstanbul 18 °C
  • Ankara 23 °C

Rahim Er: İit , Türkçe de Konuşmalı!

Rahim Er: İit , Türkçe de Konuşmalı!
CHP Ankara Milletvekili Haluk Koç, Dışişleri Komisyonu toplantısında fevkalade isabetli bir teklifte bulunmuş. Sn. Koç, teklifinde şunu demektedir:
-İslam dünyasının hak ve menfaatlerini korumayı, üye devletler arasında iş birliği ve dayanışmayı güçlendirmeyi hedef edinmiş olan İİT, Arapça, Fransızca ve İngilizcenin yanı sıra Türkçeyi de resmî dil olarak kabul etmelidir...
Vaki teklife Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakçı cevap vermiş. Sn. Kaymakçı, talebin gayet yerinde olduğuna, zorluklara rağmen gerçekleşmesi için uğraşacaklarına işaret ettikten sonra teklifi teyiden de şunları söylemiş:
-Bugün Türkçe konuşan İİT üyesi devlet sayısı Türkiye’den ibaret değildir. Türk Cumhuriyetlerinden başka üyeler de vardır. Kaldı ki Türkçe’nin sadece İİT’de değil, BM’de de resmî dil olması gerekmektedir.
Çok doğru. Öyle ise; Türk Hariciyesiyle ilgili birimlerin, sonuca varıncaya kadar sürekli bir diplomatik çaba içinde olmaları elzemdir. Bakan Yardımcısı Sn. Kaymakçı’nın da işaret ettiği gibi bu iş şüphesiz ki kolay değil. İİT’de kolay değil, BM’de ise bayağı zor.
İİT’de kolay değil, zira bu kurum, 1969’da Cidde’de “İslam Konferansı Teşkilatı” adıyla kurulurken Türkiye Cumhuriyeti, o zamanlarda devlete hâkim laikçi tutuculuk yüzünden kurucular arasında yer almamış ancak daha sonra gözlemci sıfatıyla katılmıştı. Bu seyirciliğimiz, yıllar boyu sürdü.
Şu komedi bugün gibi aklımızdadır:
12 Eylül günleriydi. O arada İKT’nin İstanbul’da toplanması mevzu oldu. Toplantı, muayyen gün ve saatte misafir devlet adamlarının iştirakiyle AKM’de gerçekleşiyordu. Kenan Evren de devletin başındaydı. Ev sahibi ülkenin bir numarası olduğu hâlde toplantının açılışına iştirak etmedi. O’na göre sebep şuydu; toplantı, Kur’ân-ı kerim tilavetiyle başlıyordu; bundan ötürü açılışta bulunmadı. Zira Türkiye laikti, bir toplantı, Besmele ve Kur’ân okunarak yapılamazdı.
Yurdumuz, yıllar ve yıllar boyu bu ilericilik gafletleriyle zaman, fırsat ve imkânlar kaybetti. Müftü çocuğu Bay Evren, aynen böyle hareket etmişti. Bu garabet, İsmet İnönü’den, Celal Bayar’dan beri süregelen bir zihniyetin devamıydı. Nitekim kokmaz-bulaşmaz idarecilikte sabit örnek, Kemahlı Fahri Korutürk’ün bir İran ziyaretinde Hafız’ın kabrine gidildiğinde heyettekilere yine laik devlet olma gerekçesiyle Fatiha okutmaması da Kenan Evren’den bir zaman önce işlenmiş aynı cümleden bir ayıptı.
Devlet hayatında bir sahib-i salahiyetin işlediği bir hata, bazen asırlar boyu devam eder. Kat’i olarak söylüyoruz ki İKT kurulurken devrin komünist Rusya’sı davet edilse Moskova, koşarak icabet ederdi. Çünkü aynı Moskova, sonraki yıllarda “bende de büyük bir Müslüman nüfus var!” diyerek azalık müracaatında bulunmuş, gözlemci üye yapılmıştı. Olması gereken zamanda, olması gereken yerde olsaydık, Türkçe, daha 1969’da resmî dildi.
Bu haber toplam 467 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim