El Sarut, bir gün önce İdlib’in kırsalındaki çatışmada ağır yaralanmış ve tedavi için getirildiği Reyhanlı’da hastanede hayatını kaybetmişti. Cenazesi İdlib’in kuzeyindeki El Dana yerleşiminde toprağa verildi.
Silahlı Suriye muhalefetinin popüler isimlerinden El Sarut’un Türkiye’deki bir hastanede ölmesi ve cenaze namazının Reyhanlı’da kılınmasının İdlib’de sürmekte olan savaşın seyrinde Türkiye’nin konumu açısından taşıdığı bir anlam var. El Sarut’un saflarında savaştığı Ceyş el İzze, Türkiye’nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu bileşenlerinden biri. Dolayısıyla, bu tablo Türkiye’nin himayesindeki ÖSO gruplarının İdlib’te sahada rejim ordusu ile birebir çatıştıkları olgusuna kamuoyu nezdinde aleniyet kazandırıyordu.
Bir başka anlatımla, Reyhanlı’daki fotoğraf, buradaki savaşın yalnızca Rusya’nın desteğindeki rejim güçleriyle İdlib’in büyük bir bölümüne hâkim olan ve BM’nin terörist olarak kabul ettiği Heyet Tahrir üş Şam (HTŞ) arasında geçmediğini, pekâlâ Türkiye’nin desteklediği ÖSO’ya bağlı gruplarla rejim arasında da sıcak çatışmaların yaşandığını gösteriyordu.
*
İdlib’deki askeri güç dengesinde beliren bu yeni durum rejimin Rus hava kuvvetlerinin de aktif desteğini alarak 6 Mayıs’tan itibaren İdlib’de başlattığı büyük taarruzun ertesinde ortaya çıkmıştır.
Son günlerde güneydeki kazanımları istisna tutulursa, Esad ordusu geçen üç buçuk ay içinde İdlib’de stratejik dengeyi lehine çevirebilecek bariz bir üstünlük sağlayamamış, hatta ciddi kayıplar da vermiştir.
Suriye ordusu sahada beklemediği kuvvette bir dirençle karşılaşmıştır. Tam bu noktada Türkiye faktörünün de devreye girdiğini söylemek mümkündür. Washington’daki ‘Middle East Institute’ isimli tanınmış düşünce kuruluşunun web sitesinde 1 Temmuz tarihinde çıkan bir yazı bu sürecin dinamiklerinin altını çizmesi bakımından önemliydi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.