Yürek pusulamız kıbleyi gösterir, Peygamber Efendimiz gibi yaşamaya çalışırdık.
Bir işi yapmadan önce sorgulardık: “Dinen ve kanunen meşru mu, gayrimeşru mu? Günah mı, sevap mı, müstahapmı? Yasak mı, serbest mi?”
“Günah”tan, “şüphe”den ve “yasak”tan uzak dururduk…
Batılılaşma serüvenimizle birlikte her şey birbirine girdi. Şuurumuz alabora oldu. Yürek pusulamızın ayarı bozuldu. Kadim kültürümüzle, üzerimize monte edilen batı kültürü arasında sıkışıp kaldık.
Arabalarımız Avrupa, trafiğimiz Mısır!..
Kıyafetimiz İngiltere, davranışımız Uganda!..
Evliliğimiz Müslüman, boşanmamız Hıristiyan (nikâhımız iki arada bir derede)!..
Gelirimiz Türkiye, harcamamız Amerika!..
Modamız Fransa, nezaketimiz Etiyopya!..
Ölülerimizin bazılarına “Müslümanca” Fatiha okur, bazılarına “Avrupa usulü” saygı duruşu yaparız!..
Mübarek gecelerimizi “Müslümanca” kutlarken, yılbaşı gecelerini “Hıristiyanca”kutlarız!..
Anne-babalarımızın elini öpmek için “Anneler Günü”nün, “Babalar Günü”nüngelmesini bekleriz!..
İnancımızla hâlâ “Müslümanız elhamdülillah!” Ama hayat tarzımıza bakınca ne olduğumuz pek de anlaşılmıyor!
“Fabrika ayarlarımızla oynandı” demem bu demedir işte! Ayarımız bozuldu. Şaşkın ördekler gibiyiz!
Devamı: https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/yavuz-bahadiroglu/fabrika-ayarlarimizi-bozdular-27384.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.