• İstanbul 18 °C
  • Ankara 23 °C

Abdulbaki Değer: Havarilerini Yaratamayan İsa veya Eğitim-Öğretim Sezonumuz Üzerine

Abdulbaki Değer: Havarilerini Yaratamayan İsa veya Eğitim-Öğretim Sezonumuz Üzerine
Başından sonuna kadar salgının gölgesinde geçen eğitim-öğretim sezonumuz sona ermiş durumda.

Tüm bileşenler için hayli zorlu geçen süreci etraflıca değerlendirmek hem yapıp ettiklerimizi gözden geçirme hem de önümüzdeki süreçte yapacaklarımızı netleştirme anlamında önem taşıyor. Ne yaptık ve ne yapmalıyız? Bu iki soruyu salgın parantezinde tüketmeyecek daha yapısal ve daha geniş ölçekli değerlendirmelere ihtiyacımız var. Zira sürekli vurgulamaya çalıştığımız üzere mevcut yapımızın salgından bağımsız şekilde performansını, talep ve beklentilerimizi karşılama düzeyini biliyoruz. Dolayısıyla zaten krizde olan bir yapının kriz halinin salgın süreciyle iyice derinleşip belirginleştiği bir olağanüstü dönemden geçtik. Kriz öncesinin bir tür norm olarak kendisini dayattığı bu gerilimli psiko-sosyal ortam içerisinde düşünsel-eylemsel ayartmalara çekince koyarak gerçekliğimize odaklanmak durumundayız. Gerçekçi olabilirsek bir mesafe alma, anlamlı çözüm(ler) imkânımınız var demektir. Aksi taktirde gerçekliğe karartma uygulayarak, gerçekliği çarpıtarak, manipüle ederek, bir takım teknik-tali problemleri ileri sürerek temize çekmeye çalışarak geçmişin kurum ve anlayışını sürdürme gayretimiz sonuçsuz kalmaya mahkum olacaktır.

Ne yaptık?

Gelelim iki hayati sorumuza. Öncelikle “Ne yaptık?” sorusuna bakalım. Dünyayı etkisi altına alan bu salgın sürecinde eğitim-öğretim alanına ilişkin yapıp ettiklerimizi nasıl değerlendirmeliyiz? 2020 yılının Mart ayında başlayan salgın sürecinin öncü şoklarının ardından görece önümüzü görerek girdiğimiz 2020-2021 yılı eğitim-öğretim sezonunda öne çıkan en önemli husus açıkçası MEB’in yönetsel zafiyeti oldu. Her türlü senaryoya hazır olunduğu şeklindeki açıklamaların bırakın gerçeklikte karşılığının olması kamu diplomasisinin bile anlık kararla sabote edildiği kararsızlık, belirsizlik hali içinde eğitim çalışanları, öğrenci ve veliler bir tür kurumsal felce uğratıldılar. Tüm bu bileşenlerin yanı sıra genel kamuoyu algısında da eğitim-öğretimin anlamı, önemi, gerekliliği aşındı. Nihayetinde anlamlı, önemli ve gerekli olarak kodladığınız şeyin gerçekten de önemli, anlamlı ve gerekli olmasını sağlayan unsur pratiğimiz, pratiğimizin niteliği oluyor.

Devamı: https://fikircografyasi.com/makale/havarilerini-yaratamayan-isa-veya-egitim-ogretim-sezonumuz-uzerine

Bu haber toplam 403 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim