• İstanbul 19 °C
  • Ankara 21 °C

Abdülhamid atatürkçülerin namus meselesidir!

D. Mehmet DOĞAN

Türkiye’nin, tarihini bilmek ihtiyacını duymayan, merak saiki ile dahi “yakın tarihimizde neler oldu?” sorusunu sormayan kesimi hangisidir?

Sizi fazla zahmete sokmayalım: Kendini atatürkçü olarak tanımlayanlar!

Artık atatürkçüler “kemalist ideoloji”nin temsilcileri değildir, çünkü kemalizm mağlubiyet ideolojisi olarak devrini tamamlamış, 28 şubatta son dansını yapmış, tarihin çöplüğünde mutena yerini almıştır.

Zamane atatürkçüleri Mustafa Kemal’in ölümünden sonra devlet eliyle oluşturulan “Atatürk kültü”nün müntesipleridir. “Kült” nedir, açıklamayacağım. Bunların hal ve hareketlerinden, sözlerinden ne olduğunu kolaylıkla çıkarabilirsiniz. Hani Bayar “Onu sevmek milli bir ibadettir” demiş ya…Mabuda ibadet edilir! Türkçesi: Tanrıya tapılır! Hani TDK sözlüğünün ilk baskılarında “kemalizm Türk’ün dinidir” diye yazılmıştır ya…

Bu bilgisiz ve meraksız kesim yalan ve yanlış üzerine bina ettikleri görüşlerine “atatürkçü düşünce” diyorlar.

            Düşünürsüz düşünce!

Atatürkçü düşünce de, ne hikmetse bir tek mütefekkiri yok! (“Düşün adamı yok” desem anlarlar mıydı?)

Bütün işleri en amiyanesinden kahvehane muhabbetleri. Yok o bile değil, meyhane muhabbetleri!

Bir tanesi çıkmış, her fırsatta Abdülhamid’e sövüyor, kalkıyor “Atatürk’ün sağlık devrimi”nden bahsediyor.

1923-1938 arasında nasıl muazzam işler yapılmış da böyle bir şeyden söz edebiliyor? Sorum şuydu: Atatürk devrinde bir tek yeni hastahane açıldı mı?

Cevap veren çıkmadı!

Bu atatürkçülerin Abdülhamid adını ağızlarına desturla almaları lâzım.

            Abdülhamid mirası olmasa idi…

Cumhuriyet iki alanda Abdülhamid’in mirasını tepe tepe kullandı. Ona çok az şey ilave etti veya bazılarını zayi etti: Maarif (eğitim) ve sağlık.

Cumhuriyet orta öğretimde (orta-lise) Abdülhamid’in mekteplerinin tamamını ayakta tutamadı. 1932’ye gelindiğinde 20 orta öğretim (orta-lise) kurumu kapanmıştı…

Kültçülerin sözcüsü gazetede Cumhuriyet eğitimi ile ilgili bir yazıya rastladım. İlk okul sayısı yüzde 137, orta okul sayısı 194 ve lise sayısı 296’lık bir artış göstermiş!

Bre aman!

Bu rakamları hangi uzvunuzdan uydurdunuz?

Size manzarayı tasvir edeyim: O zamanlar bazı il merkezlerinde değil lise, orta okul dahi yok(tu). Vereceğim bilgiler 1932 yılı gazetelerinden olacak.

“Muş’ta ilk ve orta mektep ihtiyacı.” İl merkezinde bir ilk okul varmış. En yakın Bitlis’te orta mektep var, çocuklar da fakirlikleri dolayısıyla oraya gidemiyor. (Son Posta 28.7.1932) Bitlis’te (o sırada Muş’a bağlı) Orta mektep muallimsiz kalmış. Bir müdür bir de muallim varmış. (Cumhuriyet 16.3.1932). Elaziz (Elazığ) vilayet merkezinde bir tek ilk okul var, orta okul istiyorlar. Şehir nüfusu 40 bin civarında.

Maarif Vekili Yozgat’ta. Hariçte tahsilde bulunan yüze yakın liseli Yozgat’ta lise açılması için bakana müracaatta bulunmuşlar. (Vakit, 14.7.1932) Daha önce lise varken, Cumhuriyet’ten sonra kapatılmıştır. “Denizli’de lise açılırsa dört vilayet halkının yüzü gülecek.” Isparta, Burdur, Aydın ve Denizli…buralarda lise yok! (Son Posta, 28.7.1932) Aynı günkü gazetede birinci sayfadan sürmanşet İzmir heykelinin açılış haberi vardır: “Gazi heykeli çoşkun merasimle açıldı.” İsmet Paşa’nın konuşma yaptığı açılışa 50 bin kişi katılmış.

Bu heykel için harcanan para ile kaç orta okul, kaç lise yapılırdı acaba?

“22 bin nüfuslu olan Tire kazası orta mektep istiyor.” (23.12.1932) Aslında Tire’de orta mektep, yani rüşdiye vardı. Cumhuriyet’ten sonra kapatıldı. Tire’nin nüfusu o zamana göre, hayli yüksek. Ağrı, Bilecik, Burdur, Çankırı, Gümüşhane, Sinop, Yozgat vb. merkez nüfusu yirmi binin altında olan il merkezleri var.

“Kırşehir’de halk bir lise açılmasını istiyor.” (Son Posta 23.10.1932). “Manisalıların bir arzusu: Şehirlerinde bir lise tesisini temenni ediyorlar.” (Son Posta 19.6.1932, Manisa’nın merkez nüfusu 120 binin üzerindedir). “Bu şark beldemizin bir liseye ihtiyacı var” (Malatya) (Son posta 8.7. 1932). 18 Aralıkta Cumhuriyet’te iki orta mektebin liseye tahvil edileceği haberi veriliyor. Fakat bunların nerede olduğu belirtilmiyor.

Yeni orta okul ve lise neden açılamıyor? Muhtemelen yeni binalar yapılması gerekiyor. Bunun aşılamaz olmadığını düşünüyorum. Asıl mesele eğitim sistemindeki çarpıklık.

            Öğretmensiz eğitim yapmak büyük başarı!

İşte Cumhuriyet’in 26.8.1932 günkü nüshasında yayınlanan başyazı: “Millî talim ve terbiyede: Mektepler ve mektepçilik.”

“İsmet Paşa’nın henüz lâyıkile el atmağa vakit bulamadığı bu çok ehemmiyetli sahada göze çarpan bazı tezatlar (çelişikiler) içindeyiz.”

“1. Muallim (öğretmen) mekteplerinin yetiştirdiği talebe memleketin ihtiyacına kifayet edebilmekten henüz çok uzak olduğu halde galiba yetişenleri işgal etmekte (meşgul etmekte, iş sahibi yapmakta) zorluk çektiğimiz için bu mekteplerin bazılarını fazla bularak ilk sınıflarına yeniden talebe almamağı iltizam etmeğe (uygun görmemeye) başladık. Bazı muallim mekteplerinin ilk sınıflarına talebe almamak demek, hal böyle giderse, bu mektepleri hatta kapatmağı haritaya koymuş olmak demektir.”

Öğretmeniniz yoksa, yeterli öğretmen yetiştirmiyorsanız, maarifde bir gelişme sağlayamazsınız. Gazetenin iç sayfalarında şu haber yer alıyor: “Muallim mektepleri bu sene talebe almayacak, mezun da vermeyecek.”

Elbette sadece bu değil. Muallim mekteplerinden mezun olanlar tayin edilmiyor. İşte haberi:

“Yeni muallimler kadrolar tahdit olunduğundan yer bulamıyorlar.”

“Bu sene muallim mekteplerinden bin genç mezun olmuştur. Fakat bu sene yeni mektepler açılmayacağından muallimlerin yerleştirilmesi müşkilleşmektedir. İstanbul Maarif Müdiriyeti emrine verilen 135 muallimin tayini henüz ikmal edilmemiştir. Hatta bazı vilayetler muallim kadrolarını tahdide mecbur kaldıklarından eylül devresinde mekteplerden mezun olacaklara münhal (boş) yer bulunamıyacaktır. Aynı zamanda tahsisat olmadığından elbise bedeli ve harcırah verilmemesi takarrür etmiştir (kararlaştırılmıştır). Kendileri ancak münhal oldukça sıra ile tayin edileceklerdir. (Cumhuriyet, 5.9.1932)

Öğretmen maaşları ile ilgili olarak Atatürk’ün ağzından uydurulan “öğretmenlere milletvekili maaşlarının altında maaş vermeyin” lafını nereye koyacağız? Öğretmen maaşlarının 50 ila 100 lira arasında değiştiğini, meb’us maaşlarının ise 500 lira olduğunu hatırlatalım! Aslında maaşlar zamanında verilse, öğretmenler öpüp başına koyacak. İşte haber: “İlk mektep muallimlerinin maaşları. Üç aydır maaş alamayan ilk mektep muallimleri var.” (Cumhuriyet, 4.5.1932) Gazetelerde yurdun çeşitli yerlerinden öğretmen maaşlarının düzenli ödenmediğine dair haberler yer alıyor.

Son Posta gazetesinin 12 mart 1932 nüshasında orta öğretim kurumlarının Cumhuriyet sonrası durumu açıkça ortaya konuluyor: “Memlekette maarif hareketleri. 924 senesinde memlekette 164 orta tahsil mektebi vardı. 1930 senesinde bu miktar azalmış, 144 adede inmiştir.” Bilgiler İstatistik Umum Müdürlüğü’nden alınmıştır. Fakat 14 temmuz günkü Cumhuriyet’te “Orta Tedrisat Umum Müdürü”nün açıklaması bu sayının altında: 77 orta mektep, 24 lise vardır. Talebe sayısı da 30 bindir! İstatistik Müdürlüğü’nün verdiği bilgilerle Orta Öğretim Genel Müdürü’nün verdiği bilgiler arasında bu farklılık nereden kaynaklanmaktadır? Toplam olarak 101 orta öğretim kurumu! Acaba noksan görünen 43 orta öğretim kurumu yabancılara, azınlıklara ait okullarla özel okullar mı?

Bu rakamlar bize ne anlatır? Tamamına yakını Abdülhamid döneminde açılan rüşdiye ve idadi (lise)lerin 20 adedi Cumhuriyet’ten sonra kapatılmıştır!

Değil Abdülhamid’in açtığı okullara yenilerini eklemek, mevcutlar dahi muhafaza edilememiştir!

1950’ye kadar da durum pek fazla değişmemiştir. 

“Şimdi sen asıl ilk öğretime bak, işte orada zirvedeyiz.” Diyecekler. İstanbul’dan örnek verelim: “İstanbul’da 150 mektebe ihtiyaç var. Vilayet dahilinde 350 ilk mektep var. 150 mektebin daha açılması zaruri” (Son Posta 17.6.1932)

Hadi Atatürk kültçüleri: Bana belge getirin de “o zaman eğitimimiz çağ atladıydı” diyeyim!

Neticei kelam:

Eğer Cumhuriyet maarifi iyi kötü sürdürülebilmişse, bu Abdülhamid’in açtığı mektepler sayesinde olmuştur. Fikir namusu olanlar, ilim namusu olanlar bunun için Abdülhamid’in hakkını teslim etmelidir.

Bu yazı toplam 119 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim