Savcının 'fantezi'sine hakim onayı: 'Selam'!
Dosyanın adı fazlasıyla ironi barındırıyor: Selam Terör Örgütü... Çuvalda Cumhurbaşkanı, Başbakan bakanlar, milletvekilleri, siyasi partiler var. Gazeteciler, STK temsilcileri, işadamları, farklı meslek erbabı kimseler... Dindar kimliğiyle bilinen, solcu kimliğiyle bilinen, liberal kimliğiyle bilinen isimler. Yapı dışında kim varsa almışlar, 'torba'ya atmışlar. Ertuğrul Özkök'le Mustafa Karaalioğlu, Hakan Albayrak ile Can Dündar, Ali Ağaoğlu aynı 'torba'da. Fazlasıyla fantastik! Dosya, üslup sahibi bir yazarın elinde iyi bir polisiye roman, profesyonel bir senaristin elinde iyi bir senaryo olup çıkar.
Dosyadan sorumlu savcılar, dinlemelere cevaz veren hakim bu hayal gücüyle yargı gibi teknik bir alanda bunca zaman nasıl kalabildiler. İşte buna şaşarım! Yapının yazar-çizer tayfasından daha 'yetenekli' olduklarına kuşku yok! Edep gerektiren edebiyatın alanına girmekte sıkıntı yaşayabilirler. Ama yapının medyasında kendilerine yer bulabileceklerine eminim. Medyada boy gösteren unsurlardan fazlaları var, eksikleri yok.
Hedef; 28 Şubat'tan gizemli, 12 Eylül'den kıyıcı bir darbe...
17 Aralık'tan sonraki bir hafta içinde kulaktan kulağa yeni dalganın geleceği söyleniyordu. 25 Aralık'ta yeni bir soruşturmanın başladığı haberleri geldi. Medyaya bu yönde haberler servis edildi. Türkiye kaynamaya başlamıştı. Kimse ne olduğunu tam bilmiyordu. Sadece bazı medya organlarında dezenformasyon ürünü haberler vardı. Bu haberlere, iki gündür binlerce insanın dinlenmesine sesiz sakin kalan anlı şanlı büyük medya balıklama daldı. O ağır komplo zor da olsa engellendi. Bir an için engellenmediğini varsayın, adım adım hayata geçirilen dehşeti görün... Telekulak skandalı aslında darbe girişiminin bir ayağını oluşturuyordu. Taşları yerine koyduğumuzda şöyle bir manzara ile karşılaşıyoruz: 17 Aralık ve 25 Aralık kumpası iktidarı hedef almıştı. Darbe, tabana "Selam Terör Örgütü" soruşturmasıyla yansıtılacaktı. Tır operasyonları, belki de akim kalmış 25 Aralık kumpasını telafi etme girişimiydi, kim bilir! Kesin olarak bildiğimiz şu: Eğer 25 Aralık kumpası başarılı olsaydı, 28 Şubat'tan daha gizemli, 12 Eylül'den daha kıyıcı bir darbe yaşayacaktık. En ufak bir şüphe duymuyorum. Her kesimden, hemen hemen herkesin atıldığı bir telekulak torbası ancak ve ancak darbenin ete kemiğe bürünmüş ayağı olabilir. Gizemli ve kıyıcı darbe eşiğimize kadar gelmiş...
26.02.2014 Milat Gazetesi































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.