• İstanbul 16 °C
  • Ankara 13 °C
  • İzmir 15 °C
  • Konya 8 °C
  • Sakarya 14 °C
  • Şanlıurfa 16 °C
  • Trabzon 16 °C
  • Gaziantep 11 °C
  • Bolu 9 °C
  • Bursa 15 °C

Ahmet Varol'dan: Cenevre’de su dövmek

Ahmet Varol'dan: Cenevre’de su dövmek
II. Cenevre Görüşmeleri başlığıyla İsviçre’de yürütülen son görüşmelerden Suriye meselesinin çözümü için bir ilerleme kaydedilemese de bundan Baas rejimi her yönüyle kârlı çıkmıştır.

Fakat ondan önce, esasta savaş suçlusu sıfatıyla mahkemeye sevk edilmeleri gereken işkencecilerin, katliamcıların, sivil toplulukları kimyasal silahlarla ve varil bombalarıyla imha ederek saltanatlarını korumaya çalışanların diplomatik taraf olarak muhatap alınmaları her yönden Baas’ın yararına olmuştur.

II. Cenevre Görüşmeleri’nin başlamasından hemen önce, bu rejimin on bir bin insanı korkunç işkencelerle katlettiğinin fotoğraflarla belgelenmesine rağmen görüşmeleri organize edenlerin bu belgeleri pek dikkate almak istemedikleri, görüşmeleri uzaktan kumanda eden güçlerin de sadece vaziyeti kurtarma amaçlı göstermelik tepki ve kınamalarla yetindikleri gözlemlendi. Çünkü bu belgelerin dikkate alınması ve rapor edilerek failler hakkında soruşturma başlatılması durumunda Baas yetkililerinin savaş suçlusu sayılmaları gerekecekti. Savaş suçlularının da diplomatik taraf kabul edilip masaya oturtulmaları mümkün olmayacaktı.

Suriye direnişi açısından ise bütün bu zulüm ve katliamların sorumlusunun diplomatik taraf kabul edildiği bir süreç başlatılması hiçbir şekilde kazanım sayılmaz. Suriye halkı ve direnişi açısından diplomatik alanda bir kazanım sağlanabilmesi en başta Baas’ın suçlu kabul edilip formülden kesin çıkarılması, çözümün ise onunla birlikte değil onun yer almayacağı ve sadece Suriye halkını temsil konumunda olan siyasi oluşumların iştirak edeceği bir süreç başlatılmasıyla mümkün olabilecektir.

Yürütülen görüşmelerden veya aynı strateji üzere başlatılması muhtemel yeni bir süreçten çözüm çıkarılması pek mümkün görünmüyor. Bunun birkaç sebebi var.

Birinci olarak, katılan tarafların her birinin amacı farklıdır. Baas’ın amacı kısa vadede ve kan dökülmesine son verecek bir çözüm üretilmesinin önünü açmak değil, kendinin diplomatik alanda taraf ve muhatap kabul edilmesini ve suçluluğunun üzerinin örtülmesini sağlamak, “halkla değil terörle savaştığı” iddiasında kullandığı üslûbu diplomatik alana taşımak ve arkasındaki desteği halkı biraz daha yıpratmada kullanmak için zaman kazanmaktı. Ne yazık ki bu konuda arzuladığını da elde etmiştir ve daha fazlası için çaba sarf edeceğini sanmıyoruz. Muhalif taraf sorunun uluslararası alanda ele alınmasını ve  kan dökülmesinin durdurulmasını arzuluyordu. Ama global güçlerin önceliğinin bu olmadığı, asıl önceliklerinin yeni yapılanmada İslâmî direnişin önünün kapatılması olduğu artık bütün açıklığıyla ortaya çıkmıştır.

İkinci olarak, fiili mücadeleyi yürüten oluşumlar görüşmeleri prensipte reddediyor ve çıkacak sonuçlara da uymayacaklarını söylüyorlar. Dolayısıyla görüşmelerde bir ittifak sağlansa da bunun uygulamaya geçirilmesi mümkün olmayacaktır. Bunu Baas ve arkasında duran global güçler de biliyor. Ama siyasi bir ittifak sonrasında direnişi “terör” olarak tanımlamayı muhalif tarafa da kabul ettirmeyi ve direniş gruplarını kıskaca almayı umuyorlar. Fakat böyle bir şeyin bu aşamada mümkün olmadığını bildiklerinden Filistin’deki Oslo sürecine benzer yeni bir süreç başlatma hevesindeler.

Üçüncü olarak, Baas rejimi İslâmi direnişin siyasi iktidarda etkili olmasını istemeyen global güçlerin kendisine ihtiyaç duyduklarını ve desteklerini sürdürmek zorunda olduklarını düşünüyor. Saldırılarında bu derece cüretkâr davranırken siyasi pazarlıklarda kendi isteklerinin kabul edilmesi için kabadayıca davranabilmesi ve çekilme tehditlerinde bulunması da bu yüzdendir. Oysa çekilmek onun lehine değil aleyhine sonuç doğuracaktır. Asıl çekilmekten kârlı çıkacak taraf muhalif taraftır.

 

01.02.2014 Habervaktim.com

Bu haber toplam 369 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim