Körfez'in küçük Arap şeyhliklerinden biri olan Katar'ın yıldızı bir zamanlar çok parlaktı. Özellikle Arap baharında adeta süreci yönlendiren, etkileyen, stratejik adımlar atan bir siyasi aktör haline gelmişti. Dev gibi (parasal ve coğrafi olarak) Arap ülkeleri dururken ne kadar zengin olursa olsun jeo-stratejik ve jeo-kültürel hinterlandı son derece kısır bir şeyhliğin bir anda devrimleri yönetecek kadar öne çıkabilecek bir siyasi akıl ve vizyonu var mıydı? El Cezire gibi küresel marka olmaya yönelen bir haber kanalına sahip olmak, bu misyon ve vizyon için yeterli miydi? 
Bu soru asılı dururken Türkiye'nin de Körfez'de yakın işbirliği içinde olduğu ülke, Katar'dı. Türkiye'nin önünün açıldığı, kimi heyecanlı stratejistlerde 'yeni Osmanlıcılıktan' çok bir tür 'neo-İttihatçılık' söylemine çokça rastlandığı dönemde, adeta 'stratejik partner' durumundaydı. Türkiye apolitik devrimler sonunda oluşan siyasi yapılanmalara rol model olurken bunun finansal ve lojistik desteğini de adeta Katar üstlenmiş görünüyordu.
Yazının devamı: http://yenisafak.com.tr/yazarlar/AkifEmre/el-cezire-devrinin-sonu-mu/50681































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.