• İstanbul 14 °C
  • Ankara 10 °C
  • İzmir 13 °C
  • Konya 7 °C
  • Sakarya 15 °C
  • Şanlıurfa 16 °C
  • Trabzon 16 °C
  • Gaziantep 13 °C
  • Bolu 9 °C
  • Bursa 11 °C

Akif Emre'den: İslam'ı kapital/izm/e biat ettirmek

Akif Emre'den: İslam'ı kapital/izm/e biat ettirmek
'İslam hayatın tüm alanlarını kuşatır' cümlesi bazılarını neden rahatsız eder? Ya da İslam'ın kapitalizme de, sosyalizme de eklemlenemeyeceğini dile getirmek liberalleri neden ürkütür? Başka sorular da sorulabilir bu bağlamda...

Bir Müslüman olarak, kesin emirle faizi yasaklayan İslam'ı kapitalizme eklemlemek isteyenler, bunun aynı zamanda Müslümanlıktan neleri alıp götürdüğünün cevabını vermek zorundalar. Liberal ahlaksızlığı, ikiyüzlülüğü savunmanın Müslümanlıktan neleri alıp götüreceğinin cevabını vermek zorunda oldukları gibi...

İslam hayatın içindedir... Bizzat Hz. Peygamber siyasetten ticarete hayatın tüm alanlarında örnek olmuş, İslam toplumunun temellerini atmıştır. Bu nedenle İslam medeniyeti boyunca Müslümanlar ticaret hayatında da aktif oldular. Dünyayı siyaseten, iktisaden, kültürel olarak şekillendirdiler. Bu süreçte farklı medeniyetlerle temas etmekten çekinmediler. Temel ilkelerini koruyarak farklı deneyimlerden yararlanmasını, dönüştürmesini bildiler. Hiçbir komplekse girmeden felsefeden, teknolojiye insanlığın bütün birikimiyle yüzleşmesini bildikleri gibi istifade de ettiler. Bunu yaparken aldıkları birikimi eleştirdiler; süzgeçten geçirerek kendi malları haline getirdiler.

Bugün İslam'ın kapitalizmle uzlaşmasını hatta kapitalizmin kendisi olduğunu söyleyenler, İslam'ın kapitalizme biat etmesini, kapitalizm içinde erimesini istemektedir. Tersinden anakronizmi Müslümanlara dayatan bu tutuma karşı çıkmanın adı 'komploculuk' olabiliyor. 

İslam'ın iktisadi görüşünün kapitalizmle uyumlu hale getirilmesi, temel ilkelerinden vazgeçilmesi; İslam'ı küresel sisteme adapte etmekle, kaynakları tükenen Batı dünyasına Müslümanların müşteri haline getirilmesiyle sonuçlanabilir. İslam dünyasının önündeki en önemli sorun, özellikle 'Arap Baharı'yla yaşanan dönüşümle birlikte, Müslümanların küresel sisteme karşı bir alternatif mi sunacağı yoksa müşteri mi olacağı sorusudur. İslam dünyasının maddi sorunlarının başında, sadece elinde bulundurduğu ve hâlâ üzerinde söz hakkı olamadığı zenginliğin sahibi olup olamaması sorunudur. Ve de bu zenginlikten, adil bir paylaşımla, bölgenin faydalanması kadar sistem önerisiyle de hegemonik sisteme karşı alternatif olma iddiasını sürdürüp sürdüremeyeceği sorusudur.

Müslümanların kapitalist sisteme biat etmesine, İslam'ı da kapitalizmin destekleyici ve mistik bir unsuru haline getirmeye çalışmak; evrensel, ahlaki ilkelerinden vazgeçip İslam'ı sekülarize etmeyi teklif etmektir.

F. Braudel'den beri artık kapitalizmin tüm efsanelerine rağmen piyasa düşmanı olduğunu tüm dünya ezberlemişken ve Hz. Peygamber'in güç ve iktidara karşı verdiği mücadele örnekliğine rağmen İslam'ın adaletsiz paylaşım ve tekelleşmeye tâbi, hatta onun motive edici bir unsur olarak yedekte bir din olma durumuna dönüştürülmesi oyunu bozulmalı.

Müslümanlar reaksiyoner biçimde hayatın kaçan değil düzen kuran, alternatif üreten, tarihsel süreçte de tecrübe edilmiş birikimi ile modern zamanlara da teklif sunan bir medeniyetin varisleri olarak kendi dilini kurmak, sistemleştirmek zorundadır. Ödünç kavramlar, eklektik kavramlar, ilkesiz durum alışlar İslam dünyasının da insanlığın da son umudunu tüketir.

30.08.2012 Yeni Şafak

Bu haber toplam 660 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim