Son dönemde AKP, başından beri iktidarına destek veren, Kopenhag kriterlerinin uygulanması yönündeki icraatlarını savunan liberal-sol-demokrat aydınlardan yoğun eleştiriler alıyor. Baştan söyleyeyim: Ak Parti'nin muhafazakarlarla kurduğu ittifaklar gibi liberal-sol kesimle kurduğu ittifakı da sahici bir ittifak olarak görmedim. Devletin dönüşmesi sürecinde, hem küresel piyasalara ve dünya sistemine entegrasyonun, hem de içerdeki yapıların yeniden inşa edilmesinin bu ittifak sayesinde olduğu izlenimi var. Evet, bu destek sadece politik destekten ibaret olsaydı reel politik anlamda anlaşılabilir bir durumdu. Oysa sol-liberal kesim, daha doğrusu kendisini her türlü siyasal, toplumsal konu hakkında değerlendirme, hak dağıtma, eleştirme konumunda gören modernleşmeci-Batıcı aydın kesim, bu sürecin teorik arkaplanının, akıl hocalığının kendilerine ait olduğunu her fırsatta ima ediyor. Buna muhafazakar-liberal aydınlar da dahil. Kendilerine her konuda haklı olmak, her konuda değer hükmü vermek, ama hiç yanılmamak gibi eşsiz bir entelektüel konum biçenlerin yeni eleştirel pozisyonları pek çok açıdan arızalı görünüyor.
Ak Parti'nin yanlışları bir yana, liderinin üslubundan, tarzından başlayarak elitist bir bakışla hüküm verme makamından konuşmaya başlayan bu seçkinci zümrenin eleştirilerinden çok eleştirilerini geliştirdikleri zeminin mercek altına alınması gerekiyor. Tıpkı Erdoğan'ın kültürel genlerine döndüğü eleştirisinde olduğu gibi bunlar da 'seçkinci, halkçılık kibirlerine' avdet etmiş görünüyorlar.
Yazının devamı için: http://yenisafak.com.tr/yazarlar/AkifEmre/kaba-tas-devri-modernligi/50489































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.