İstanbul'a şahsiyet kazandıran, onu estetik kılan; bu şehri yaşayanların idraki ve onun benzeri olmayan coğrafyasıdır. Ama hepsinin üstünde, fetihle gelen Osmanlı medeniyetini taçlandıran Sinan olmasaydı 'İstanbul' diye hayalleri süsleyen; taşıyla-toprağıyla, suyuyla, iklimiyle mücessem şehir olmayacaktı.
Ne var ki, İstanbul fikrini bizde mücessem hale getiren Sinan'ın bu şehrin siluetini oluşturan minarelerine, kubbelerine peyzajdan öte bir medeniyet anlamı veren 'bütünlük' fikrini yakalamak gerekir. Bu da Sinan'a 'bütüncül' bakmakla mümkün. Sanat ve mimariyi birleştiren eserlerinin arkaplanında yatan düşünce, medeniyet tasavvuru, varlık düşüncesi, insana, hayata bakışı anlamadan ne Sinan ve çağı, ne Süleymaniye, ne de deniz kenarında oran ve estetik şaheseri Şemsipaşa anlaşılır.
Sinan'ın eserlerini ortaya koyarken hareket ettiği dünya görüşünü, sanat anlayışını herhangi bir gezgin onun eserlerine bakarak nasıl anlayacak? Bu eserlere bakarken bunun işaret ettiği fikriyatı nasıl yakalayacak?
Yazının devamı için: http://yenisafak.com.tr/yazarlar/AkifEmre/tas-ve-mana-yahut-sinan-guzergahi/50100































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.