• İstanbul 25 °C
  • Ankara 26 °C

“Akif İslam dünyasının meselelerine duyarlı olmuştur”

“Akif İslam dünyasının meselelerine duyarlı olmuştur”

Türkiye Yazarlar Birliği Genel Başkanı ve Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nün düzenlediği söyleşi programıma katılarak “Türkiye’nin Ruhu: Mehmet Âkif Ersoy ve İstiklal Marşı” konu başlığında Âkif’i ve İstiklal Marşı’nın yazılma sürecini anlattı.

10 Mart 2021 tarihindeki program üniversitenin Teams hesabı üzerinden canlı olarak yayınlandı.

İstiklal Marşı’nın kabulünün 100. yılı anısına düzenlenecek söyleşide Genel Başkan Arıcan, Mehmet Âkif Ersoy’un hayatı, eserleri ve  İstiklâl Marşı’nın yazılma süreci hakkında bilgiler verecek.

Başkan konuşmasında; “Akif herhangi bir isim değil. İstiklal Marşımızın şairidir.  Mehmet Akif Ersoy imparatorluk mefkuresi içerisinde yetişmiş bir isim. Bir defa çok geniş bir cihan mefkuresi var, düşüncesi var. Böyle bir ortamda yetişiyor. Mehmet Akif Ersoy gerçekten İstiklal Marşı’yla da ya da Safahat'taki diğer şiirleriyle de bize gerçekten bir imparatorluk bilincini, mefkuresini yansıtan birisi olarak zaten hemen tezahür eder.  Âkif, Evlad- ı Fatihan'dır.  Babası Fatih medresesinde Müderris'tir.  O günün dünyanın en güzide şehrinde, İstanbul’da yetişir. Bunlar çok önemli, yani İstiklal Marşı’nın yazılışında çok güçlü bir arka plan var. Bir defa, bir Cihan İmparatorluğu, Cihan imparatorluğunun başkenti, Payitahtı İstanbul, İstanbul'un da en merkezi yeri Fatih'te  ve Fatih Medresesi.  Akif'in bulunduğu ve yetiştiği muhit burası. Tabii babasından hıfzını tamamlar, yine okumalar yapar. Arapça, Farsça okumalar yapar, şiir okumaları yapar. Akif çok iyi bir tahsil görür. Idadi'deki tahsili çok önemlidir. Yani Akif belki baytar olarak daha çok bilinir. Bu dönemde şiire ilgisi var, özellikle Divan şiirine ilgisi vardır. Biz Safahat'ı okuduğumuzda, Akif'in  o ilk şiirlerden itibaren çok güçlü bir fikri arka plana ve çok güçlü tefekkür insanı olduğunu görüyoruz.” dedi.

Konuşmasında Osmanlı'nın son artık dönemlerinin yaşadığını ve bu kötü gidişe bir çözüm arandığını belirten Balkan Arıcan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bir arayış var, tabi bu arayışların çoğu fikir arayışlarıdır; Kurtuluş nasıl olacak, çöküş nasıl engellenebilir? Bu konuda birçok yaklaşım biçimi var. İşte, Batıcılık var Osmanlıcılık var, İslamcılık var, Türkçülük var. Aslında bizim bildiğimiz ön plana çıkan aslında ekoller. Tabi burada birçok çaba ortaya konuyor ve mücadele var. Birbirini ikna etme var, yöntem ve metot geliştirme var. İşte o dönemlerde Akif geziler yapıyor. Bazen görev icabı Berlin'e,  bazen Necit çöllerinde daha sonraki dönemlerde Mısır'a gittiği biliniyor. Diğer yandan farklı ülkelerden İstanbul’a gelen insanlar var, Âkif onlarla konuşuyor, görüş alış verişinde bulunuyor. Cevabı aranan soru şu: Dünyada bir savrulma var. Bir artık ters yüz olma durumu var. Bu işlerin sonu ne olacak? Dolayısıyla Akif böyle bir süreçten düşüncelerini, fikirlerini manzum olarak şiirle ifade ediyor. Akif’i bizim filozofların ki biliyorsunuz şiirle düşünceyi ifade etme biçimini biz en erken dönem düşünce geleneğinde görüyoruz. Antik Yunan'da biliyorsunuz Sokrat, Platon, Aristo'dan önceki bilginler ilkçağ Filozofları'nı düşüncelerini daha çok şiirle dile getiren insanlar olarak görüyoruz. Biz daha çok bunları metin halinde felsefi metinler, derin analizler olarak görüyoruz.”

Konuşmasında filozofların çağının sorunlarını çok iyi bir şekilde tespit eden, tahlil eden, analiz eden ve bunu zaman ve mekanı aşarak çözüm önerileri sunan kişiler olarak gördüğünü belirten Başkan Arıcan, “ Akif de o çağın o günün sorunlarını başta İstanbul ve bu coğrafyadaki sorunlarına  ilişkin tespitleri var.  . Bu vesileyle Akif, bu coğrafyanın sorunlarını üç temel noktada özetliyor. Diyor ki: Birincisi cehalet, cahillik, bunu sadece bilgisizlik anlamında değil, okuryazarlık eksikliği anlama değil, yani irfandan hikmetten uzaklaşma, ikincisi yanlış tevekkül anlayışı, yanlış kader anlayışı ve bununla beraber de cehalet, yanlış, tevekkül ve yanlış kader anlayışı. Akif bir defa bunları çözdüğümüzde sorunu çözebileceğimizi dile getiriyor.  Özetle bu coğrafya için bu tespiti yapıyor.  Şimdi tabii bununla beraber Akif, Milli mücadelede de yer alan isim. Daha öncesinde Balkan Harbi var, Balkan Harbi'yle de yakından ilgileniyor. Yani Akif sadece düşüncesini bir kenarda bir köşede yazan, çizen bunu gazete köşesinde çıkarak bir insan değil, bugünkü tabirle şöyle söylersek Akif aynı zamanda bir eylem adamı, bir aktivist ön planda olan birisi, yani düşüncelerini ve çözümlerini bizatihi sahada da uygulayan, hatta bunun için de mücadele veren Balkan Harbinde de bizatihi sahada da yer alıyor.” diye konuşuyor.

 Akif’in Ankara’ya davet edilişi ile ilgili bilgi veren Genel Başkan Arıcan, “Akif Milli mücadeleye bizatihi davet edilen yegane ve tek yazardır ve şairdir. Akif Özel olarak İstiklal mücadelesine, milli mücadeleye davet edilmiş bir isimdir. Mustafa Kemal Paşa bunu Akif'e doğrudan ulaştırmıştır ve Akif te buna seve seve katılmıştır. Akif buraya ne olarak davet edilmiştir.? Akif, buraya aynı zamanda Osmanlı'nın son dönemindeki mücadelesiyle bilinen dosdoğru şahsiyetli karakterli düşüncesi ile yaşantısı bir olan ve her şeyden önce İslam hassasiyetini bilen ve İslam şairi, Kur'an şairi olarak bilinen bir isimdir. ”dedi.

Bu haber toplam 240 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim