• İstanbul 14 °C
  • Ankara 18 °C

Ali Faruk Yaylacı: Türkçe Eğitemiyoruz Çünkü Türkçe Konuşamıyoruz…

Ali Faruk Yaylacı: Türkçe Eğitemiyoruz Çünkü Türkçe Konuşamıyoruz…
Türkiye Yazarlar Birliği, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi, Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği ile Yunus Emre Enstitüsü’nün işbirliği ile geçtiğimiz günlerde Ankara’da “Yunus Emre ve Türkçe Yılı Münasebetiyle Türkçe Şûrası” düzenlendi.

Bu anlamlı etkinliğe katılmak oldukça ilham verici oldu. Emeği geçen herkese nice teşekkür edilse azdır.

Nihayetinde Türkçe bizim kimliğimiz ve dil konusunda yaşadığımız problemler kimliğimizin giderek aşınmasına yol açarken; özbenlikleri ve kimlikleri ile ilgili kaygılar güdenlerin de bu aşınma karşısındaki feryadına şahit oluyoruz. Felsefe, din, eğitim, sanat, spor, akademi, edebiyat gibi birçok farklı boyutta dil konusundaki araştırma ve görüşlerini paylaşan hemen tüm katılımcıların ortak noktası gerçekten de Türkçenin ahvali hakkındaki feryad oldu sanırım. Herkes dertliydi ve aynı zamanda umutluydu. Çünkü Türkçe şuuru tamamen yok olmadığı gibi bu şuura sahip olanların ve bu şuurun arayışında olanların varlığı ve birlikteliği bu vesile ile bir kez daha ortaya çıkmış oldu.

Binlerce yılın birikimi olan Türkçenin giderek yoksul bir söz dağarına hapsedilmesi, dilin resmi müdahalelerle mühendisliğe maruz bırakılması, küresel kültürün dayattığı yüzeysel iletişimin kendine özgü tuhaf bir dil yaratması herkesin ortak meselesi niteliğine bürünmüş görünüyor. Yunus Emre ile Türkçe şuurunun birlikteliği elbette ayrıca anlamlıdır. Çok sayıda katılımcının vurguladığı üzere Yunus Emre’nin kullandığı Türkçe hakikatli bir Türkçedir ve sonradan türetilmiş tuhaf öz-Türkçecilikten de epey uzaktır. Yunus Emre’nin dili, yaşadığı dönemin canlı kültürünü dini ve irfani boyutlarıyla mükemmel bir şekilde yansıtmakta Arapça ya da Farsça kelime ve kavramları rahatlıkla kullanmaktadır. Biz bugün Yunus’un Türkçesini bile zor anlayacak halde bulunuyoruz ki işte bu tam da dildeki tehlikenin tezahürü sayılabilir.

Eğitim Dili konulu bir bildiri ile katılmış olduğum Şûra’da bir eğitimci olarak ben de dilin ruhuna dikkat çekmeye çalıştım ve kullandığımız dilin ardındaki zihniyetin önemini vurgulamaya çalıştım. Bu bağlamda başlıkta yer alan “Türkçe eğitemiyoruz çünkü Türkçe konuşamıyoruz” ifadesi şöyle tamamlanabilir “ve çünkü Türkçe düşünemiyoruz.” Dil, aklın ve zihnin yansıması olduğundan düşünme, dil ve konuşmanın temeli niteliğindedir. Bu bize düşünerek konuşmayı öğütlemektedir. Fakat biz Türkçe düşünemeden Türkçe konuşmaya çabalıyoruz sanki. Türkçe düşünemeyişimizin birkaç yüzyıllık bir tarihi var ve şimdiki devirde bu hastalığımızın şiddetini “küreselleşme” denilen muktedir ucube ile bu ucubenin dönüştürmekte olduğu gündelik yaşam artırmaktadır. Bu dönüştürme en çok da okullar ve medya aracılığıyla olmaktadır.

Devamı: https://www.maarifinsesi.com/2021/12/08/turkce-egitemiyoruz-cunku-turkce-konusamiyoruz/

Bu haber toplam 511 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim