• İstanbul 16 °C
  • Ankara 12 °C
  • İzmir 16 °C
  • Konya 10 °C
  • Sakarya 14 °C
  • Şanlıurfa 20 °C
  • Trabzon 16 °C
  • Gaziantep 18 °C
  • Bolu 12 °C
  • Bursa 16 °C

Ali Ural'dan: Orman ve vahşet

Ali Ural'dan: Orman ve vahşet
"Vahşi" kelimesini doğaya yakıştırarak medeniliğini ilan ettiği günden beri tabiat özlemiyle kıvranıyor insan. Site devletleri geride kalsa da sitede bir devletlü olarak yaşamaya çalışıyor deniz ve orman kenarlarında.

Bu baltalı şarkıyı Allah'tan duymuyordu rehberimiz. Kaz Dağları'nın eteğinde yapacağımız gezinin iznini alırken ne olur ne olmaz diyerek indirebilirdi cipinden beni. Bu ormandan değil bir dal kesmek, hüdayi nabit bir sarı çiçek koparmak dahi yasaktı. Sarı çiçeğin renginin neden sarı olduğunu kendisine değil rehberimiz İbrahim Bey'e sormak gerekiyordu.

Bey lafı pek resmi kaçıyor onu anlatmak için, beyefendi olmadığından değil, "Bey" kelimesinde bir mesafe var telaffuz edenle "Bey"in arasını açan. İbrahim diyelim en iyisi ona. Kaz Dağları'na âşık bir tabiat adamı İbrahim. Her dalını, her taşını neredeyse ezbere bildiği halde, ilk kez ihtişamı görecek olanlardan daha heyecanlı. Cip kelimesi de yanıltmasın sizi. Askeriyenin otuz yıl önce hurdaya ayırıp elden çıkardığı üstü açık bir demir yığınıyla hoplaya zıplaya yol alıyoruz dağ yolunda. Yol kelimesi de çoğu zaman iğreti duruyor üzerinde taş ve çukurlarla dolu patikanın. Demek ki kelimeleri seçerek anlatmak gerekiyor bu yolculuğu.

Gürültünün pençesinden yeni kurtulmuş bir şehir insanını muhteşem bir sessizlikle karşılayarak ilk cömertliğini gösteriyor orman. Bütün seslerden yalıtılmış korkutucu bir sessizlik değil bu. İçine yaprak, rüzgâr ve su sesi katılmış özel bir karışım. Gürültü yapmadan varlığını hissettirmeyi öğretiyor şehir ahalisine tabiat. Bir köy odasında gelen misafire tek tek merhaba diyen köylüler gibi her kök, her gövde, her dal, her yaprak merhaba diyor ormanın konuklarına. Bulutlar da duyarsız kalmıyor bu karşılamaya ve gökle yer arasına dumandan bir köprü kurmakta gecikmiyor. Eminim ki o gün pınarların sayısında da bir artış olmuş, yeryüzüne çıkmakta tereddüt eden nice buz deresi misafirlerin çatlak dudaklarına doğru akmaya başlamıştır.

Yüzlerce metre tırmanıyoruz kıvrıla kıvrıla. Oksijen neredeyse gözeneklerimizden fışkıracak. Zaman zaman dalların arasından havalanan kuşları saymazsak orman gizliyor hayvanlarını bizden. Sarıkız efsanesini rehberimiz dışında bilen yok. Kırmızı Başlıklı Kız masalıyla büyütülen çocuklar olarak, İbrahim'e "Ayı yok mu bu ormanda?" sorusunu yöneltiyoruz, elma yiyen siyah bir ayının hikâyesini dinlemek için. (Kurdun karnını nasılsa taşla doldurmuştu avcı.) Bu arada bizim de karnımız acıkıyor. İbrahim'in yolcuları için hazırladığı domates, biber, peynir, salça ve zeytinyağından oluşan enfes bir kahvaltı yapıyoruz ormanın kalbinde.

Bin yedi yüz metre yüksekte Sarıkız. (Efsaneyi size öyküleyecek değilim. Fakat siz onu bir inek sanmayın yeter.) Nihayet oyuklarında rengârenk çaputlar ve yazmaların dalgalandığı, üst üste konulan yüzlerce taştan oluşan bir duvarın yanındayız. Fakat Sarıkız ortada yok. Belli ki orman hayvanlarını sakladığı gibi, perilerini de gizliyor bizden. Bu arada Sarıkız'ın peri falan olduğunu sanmayın. Bu benim uydurmam. İki bin metre yükseklikten denize elini daldıran bir erenmiş Sarıkız. Bu da halkın uydurması. Her neyse Kırmızı Başlıklı Kız ve Sarıkız'ı yan yana getirerek Galatasaraylıları sevindirmeyelim. Bırakalım Kırmızı Başlıklı Kız büyükannesine çörek götürmeye, Sarıkız da kazlarını dolaştırmaya devam etsin ormanda.

Söz işte; nereden nereye geldi. Hâlbuki ben size ormana vahşi diyerek kendi vahşetini örtmeye çalışan insanın masalını anlatacaktım. Kırmızı Başlıklı Kız'la Sarıkız'ı yan yana getirdikten sonra, Robinson'la Hayy bin Yakzan'ı buluşturacaktım huzurlarınızda. Demek ki yazı sürecek. Gelecek haftaya kadar klişe soruların sultanı yakanızı bırakmasın: Issız bir adaya düşeceğinizi bilseniz yanınıza alacağınız üç şey ne olurdu?

Not: Yazılarımı zaman zaman muhteşem bir suskunlukla karşılayan aziz okurlarımı bu sorunun cevabını vermeye davet ediyorum.

23.09.2012 Zaman
Bu haber toplam 538 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim