Gâh olur gurbet vatan, gâhi vatan gurbetlenir. (Âmidli Ahmed Hamî)
Benim vatanım dilim; gittiğim her yeri vatan yaparım. (Yüksel Pazarkaya)
Türk Edebiyatı üzerine temel kural saydığımız şu yön verici tesbit ve kanaat üzerine bu yazıyı yapılandıracağımızı baştan ifade edelim: Her ne kadar Yusuf H. Hâcib, Kaşgar'lı Mahmud, Ali Şîr Nevaî, Ahmed Yesevî, Yûnus Emre, Kâtip Çelebi, Fuzûlî, Galib, Yahya Kemâl, Ömer Seyfeddin, Tanpınar, N. Hikmet, Sezai Karkoç ile İsmet Özel’e kadar tüm şair ve yazarlar ya biribirinin öncülleri ya da biribirinin devamı olarak Türk Edebiyatı kavramı ve geleneği içerisinde ele alınıyorsa da; Türkçe’nin diğer ustalarından Bahtiyar Vahapzade ve onun Menim Dostlarım şiiri, Şehriyar’ın Heyder Baba’ya Selam‘ı, Recep Küpçü’nün Ötesi Var‘ı, Ata Atacanoğlu’nun Men Size Baryan adlı eseri, Nimetullah Hafız’ın Yarın Gene Sabah Olacak‘ı, Ziya Samedi’nin Gani Batur-Mayimhan adlı romanı, Abdurrahim Dede’nin Rumeli Manileri ya da Zeynel Beksaç’ın şiirleri aynen Kerkük Hoyratları’nda veya Almanya Acı Vatan türküsünde olduğu gibi, Türkiye’deki Türkçe edebiyat yerine önce esas üretildikleri coğrafyalardaki Türkler‘in edebiyatı grubuna aid sayılırlar. Yani, Türk Edebiyatı ana hatlarıyla Orta Asya ile Kafkaslar’da geçmişi olan ve günümüzde de yaşayan Türk edebiyatı, Ortadoğu’da Türkmen geçmişiyle geleceğini bina eden Türk edebiyatı, Balkanlar’da yüzyıllardır ve hâlâ devam eden Türk edebiyatı ve nihayet baskın bir başka kültürün içersinde kendisine yeni bir coğrafi edebiyat damarı inşa ettiğini gözlemlediğimiz Almanya (Avrupa) Türk Edebiyatı olmak üzere dört ana kola ayrılır.
Devamı: https://www.dunyabizim.com/mercek-alti/almanya-turk-edebiyati-h44551.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.