• İstanbul 13 °C
  • Ankara 14 °C

Altan Çetin: Kur'an Yakma Faşizmi yahut Oryantalizmin Hortlayan Yüzü

Altan Çetin: Kur'an Yakma Faşizmi yahut Oryantalizmin Hortlayan Yüzü

Son dönem Kur’an yakma hadiselerinin çok katmanlı ve maksatlı olduğunda şüphe yoktur. Kutsal kavramını ırkçı ve faşişt bir emperyalizme hapsetmiş bir hain zihin meseleyi kendi çıkar çerçevesinden istismar ediyor. Sahibinin koruyacağını ilan ettiği bir kitabın nüshasının yakılması o kitaba ve muhtevasına değil ama mensup ve müntesiplerine bir zillettir. Orada yanan, Kitabın izzeti değil kendi medeniyet çerçevesini kuramamış doğudan batıdan kendisine merkez arayan zavallı zihinlerdir.

Hitler’in yaktırdığı kitaplar misalinde olduğu üzere bu zorbalık bir şekilde tezahür edip durmaktadır. Bu ağır tahrikin ardında elbette güncel pek çok çıkar hesabı vardır. Lakin arka planındaki oryantalist imgeler ve İslamofobik dürtüleri görmemek de mümkün değildir. İşte bilvesile oryantalizmi tarihi aşamaları ve amaçları bakımından hatırlamak ve bu olayı analiz ederken bu çerçeveyi de dikkatte tutmak gerekliliğine binaen İsveç Kur’an yakma şeref yoksunluğu hadisesine bir de buradan bakalım. Oryantalizm incelendiğinde Kur’an ile alakalı özel bir saplantı da görülecektir.

 

Oryantalizmi ele alan değerlendirmeler tarihi olarak üç aşamadan bahsederler ki bu herkesçe de bilinen bir mütearifedir. İlk aşamada amaç, İslâm'ın ortaya çıkışı akabindeki parlayışı ile başlayarak 17–18. yüzyıla kadar olan sürede Batılı araştırmaların İslâm'ın hızla yayılışını engellemek için Hıristiyanlar etrafında koruyucu bir duvar oluşturmaktı. Burada İslam’ın ötesinde “Doğu” olarak ötekileştirilen her yer bu engelleme devresini sınırları içine girmiştir. Bu ilk dönemi bir siper alış ve direnme devresi olarak değerlendirmek mümkündür. Sonraki dönem ise 17–18. yüzyıldan itibaren sömürgecilik ve yayılma bağlamındaki gelişmeye paralel ortaya çıkan oryantalizmdir. Bu ikinci aşama adeta savunmadan ileri çıkış devresini temsil eder. Oryantalizmde bu ikinci keskin devreden sonra üçüncü aşama olarak 20. yüzyıldan itibaren mevcut durum ve istikrarı meşrulaştırma devresinden söz edilebilir. Hatta tarihin sonunu ilan eden anlayış da bu yaklaşımın dramatik bir örneği olmuştur. Görüldüğü gibi tek bir devirde yaşanmayan oryantalizm zamana ve zemine göre şekil ve söylem değiştirmiş, amaca göre şekillenmiştir. Yani değerlendirmeler yapılırken hangi devirde hangi oryantalizmden bahsedildiğinin tespiti önemlidir; Meselâ 1683’te oryantalist terimiyle kast edilen “Doğu veya Yunan Kilisesinin bir üyesi” idi. 1838’lerde ise oryantalizm terimi, bütünüyle Doğu’nun –hem Yakın Doğu’nun hem Uzak Doğu’nun- incelenmesi anlamında kullanılmaktaydı. Bunların Batıda yapılan tanımlamalar olduğu düşünülürse değişik zaman ve mekânlarda yapılan bu tariflere dayanılarak pek çok oryantalizm değerlendirilmesi yapılabilir.

Devamı: https://www.yenisoz.com.tr/yazarlar/kuran-yakma-fasizmi-yahut-oryantalizmin-hortlayan-yuzu-7298/

Bu haber toplam 228 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim