Filmin yönetmeni İsrail asıllı Amerikalı Sam Bacile. Bingazi’de Amerika’nın Libya Büyükelçisi’nin ölümüne kadar varan sert tepkilerden sonra çareyi bir yerlere saklanmakta bulmuş. Yaptığı açıklamada ise, düşük bütçeli filminin parasınıAmerikalı 100 önde gelen Yahudi asıllı işadamı ve şirketten topladığını kabul ediyor.
Bitmedi... Oyun aslında burada başlıyor: Filmi, Amerika’da yaşayan Mısır asıllı Kıptı Hıristiyanlar’ın kurduğu Ulusal Amerikan Kıpti Kongresi isimli kuruluşun başkanı Morris Sadek desteklediğini açıkladı. Morris Sadek şu sözlerin sahibi türden bir adam: “İsrail devletinin bir gün Gazze ve Batı Şeria’daki Müslüman Araplar’ı da yok edeceğine ve Kudüs’ün tamamını başkent kılacağına yürekten inanıyoruz. İsrail’in zaferi, aslında, Ortadoğu’daki bütün ezilen halkların zaferi olacaktır...”
İyi mi...
Yinon sendromu...
Arap Devrimi sürecinin bazı eller tarafından İsrail’in 1982 yılında kabul ettiği ve Batı Asya’daki tüm büyük Müslüman devletleri (önce Araplar sonra Türkiye ve İran) parçalamaya dönük Oded YinonPlanı’nın izlerini taşımaya başlaması tabii ki talihsizlik.(Meraklısı için: Oded Yinon, 14 Mart 2011 Ardan Zentürk yazısı)
Batı’nın İsrail güvenliğini öne çıkartarak Suriye’yi giderek geriye dönülmez bir şekilde dini savaşın içine yuvarlanmasına göz yummasının temelinde olan bir planlamadan söz ediyoruz. Belli ki, Mısır’da İskenderiye başkenti bir Kıpti Hıristiyan, Suriye’de de Lazkiye başkentli bir Nusayri devleti kurulmadan bazıları rahat etmeyecekler. Amerika’daki Yahudi sermayesinin Koptik Hıristiyanlar ile elele verip, tam 11 Eylül terör saldırılarının yıl dönümünde bu tezgahı ortaya çıkarması alam vericidir!..
Nusayri devleti meselesi...
Öncelikle, bir tarihi gerçeği hemen aktaralım: Osmanlı, Suriye’deki Nusayri’leri hiçbir zaman Alevi olarak tanımlamadı.Alevi kelimesini bölgeye sokan, Birinci Dünya Savaşı sonrası Suriye’de kurulan Fransız yönetimidir. Fransızlar, Suriye’de yükselen bağımsızlık hareketini kontrol altına alabilmek için ülkeyi, Hatay Sancağı, Halep Devleti, Şam Devleti, Alevi Devleti, Büyük Lübnan ve Dürzi yönetimi olarak bölmüşlerdi. Bildiğiniz böl-yönet stratejisi...Şaka değil, 1920-1936 yılları arasında oluşturulan bu devletin belirlenmiş sınırları ve bir bayrağı da vardı!..
Suriye’den akan bilgiler, Beşar el-Esed’in son çare olarak bu tür bir devlet yapılanmasını planladığını, bunun da -tabii ki- İsrail başta bazı dünya güçleri tarafından desteklendiğini işaret ediyor.
Bu kadar kanlı komplonun bir arada tezgahlandığı bir bölgede bir de PKK var...
Normaldir...
13.09.2012 Star































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.